Fazla paramız yoktu ama gençtik ve birbirimize aşıktık. | Open Subtitles | لم يكن لدينا الكثير من المال لكننا كنّا يافعين ومغرمان ببعض |
Çok gençtik ve kendimize bile ne diyeceğimizi bilmiyorduk bu yüzden sana hiç anlatmadık. | Open Subtitles | كنّا شباباً يافعين ، ولم نعرف ماذا نقول لأنفسنا لذا كان طبيعياً أن لا نُخبرك مطلقاً |
Henüz bir ailemiz yokken ve daha gençken. | Open Subtitles | عندما نكون يافعين , قبل أن تصبح لدينا عائلة |
Ben de öyleydim. Demek istediğim tahminen çok genç evlenmiştik. | Open Subtitles | أقصد، الحقيقة هي أننا على الأرجح قد تزوّجنا ونحن يافعين. |
Evet, hayır, sadece; çok genciz. | Open Subtitles | . أجل ، لا إنه كذلك ، نحن يافعين للغاية |
Ailemden insanlar, daha önceleri birlikte çalıştığım gençler, okullarda, iş yerlerinde ve havaalanlarında, tacize uğruyorlardı. | TED | أشخاص كانوا أفراد في عائلتي، أشخاص يافعين عملت معهم، تعرضوا لاعتداءات في المدارس، في أماكن العمل وفي المطارات. |
Bizim bir çok parlak fikrimiz vardı biz daha çocuktuk | Open Subtitles | لقد كانت لدينا الكثير من الأفكار اللامعة بذلك الوقت فقد كنّ يافعين |
Ama çok gençtik. Peri masallarındaki gibi bir aşk yaşayan çocuklardık. | Open Subtitles | لكننا كنّا يافعين أطفال يلعبون قصة رومانسية خيالية |
Daha çok gençtik. | Open Subtitles | لقد كنا يافعين للغاية - أنا أتفهمكم |
O zaman daha çok gençtik. | Open Subtitles | كنا يافعين جداً |
Baksana ne kadar gençtik o zamanlar. | Open Subtitles | انظر كم كنا يافعين |
İkiniz de gençken o kızı öpmelisin. | Open Subtitles | حسناً، يجب عليك تقبيل تلك الفتاة بينما ما زلتما يافعين. |
Daha sonra Gökkuşağı Odası'na gireceğiz ve gençken yaptığımız gibi saatlerce dans edeceğiz. | Open Subtitles | وبعدها سنذهب الى منطقة الرقص وسنرقص طوال الوقت كما وكأننا يافعين |
Evet, atıcıların çoğu gençken kontrol sorunu yaşar. | Open Subtitles | العديد من الرماة عانوا من التحكم عندما كانوا يافعين |
Yaşam tarzlarını ve mutluluklarını kıskandığı genç ve çekici kurbanlar seçiyor. | Open Subtitles | إنه يستهدف ضحايا يافعين و جذابين نمط حياتهم وسعادتهم التي يحسدها |
Ve şükürler olsun ki o zamanlar çok genç, asi ve muhaliftik. | TED | والشكر لله أننا كنا يافعين جدا وثوريين ومناقضين آنذاك. |
Arkadaşım Richard Rogers ile maceraya atıldığımızda genç ve serseri çocuklardık. | TED | أنا وصديقي ريتشارد روجرز، شريكان في المغامرة، كنا في ذلك الوقت شابين يافعين مزعجين. |
Hadi, biz genciz. | Open Subtitles | هيا, لازلنا يافعين |
genciz, kanımız kaynıyor ve benim bir jetim var. | Open Subtitles | - نحن يافعين و مثيرين و أنا امتلك طائره |
Beraber çalıştığımız gençler sadece sınıf arkadaşları tarafından değil öğretmenlerince de tacize uğruyorlardı. | TED | أشخاص يافعين عملت معهم تعرضوا لمضايقات ليس فقط من الزملاء، ولكن أيضا من أساتذتهم. |
Biz ciddi, emirlere uyan gençler arıyoruz, ve bende, çatlakları Nazileri, ve boşanmak üzere olanları eleyen adamım. | Open Subtitles | نحن نبحص عن أشخاص يافعين جدييّن و ملتزمين و أنا الرجل الذي عليه أن يستبعد كل المجانين و النازيين و المطلّقات الجذّابات |
çocuktuk o zamanlar. Öylesine bir şeydi. Hiçbir anlamı yoktu. | Open Subtitles | كنّا يافعين وما كان إلّا حبّ مراهقة ولم يعنِ لي شيئًا. |