Ama onun yakasını güveçte ve bütün kanında gördüm. | Open Subtitles | لكنني رأيت ياقته في الحساء، وجميع دمه... |
yakasını iliklemeden hemen önce gördüm. | Open Subtitles | رأيته مباشره قبل أن يزرر ياقته |
Sırtı dönük, yakasını kaldırmış. | Open Subtitles | ظهره تجاه الكاميرات ولقد رفعت ياقته |
Cinayet gecesi giydiğiniz ceketin yakasında kahverengi saç telleri vardı. | Open Subtitles | الجاكت الذى كنت ترتديه على العشاء ليلة الجريمة يوجد على ياقته شعر بنى |
Ve George yakasında kırmızı bir gül ile ölecek. | Open Subtitles | و جورج سيموت مع الوردة الحمراء الموجودة على ياقته |
Yüzüne oldukça yaklaştı, yakasını düzeltti.. | Open Subtitles | اقترب من وجهه وأصلح له ياقته |
Şunu söylemeliyim ki Colburn Atlanta'da yaşayan bir eskimo gibi durmadan yakasını çekiştiriyor. | Open Subtitles | (أريد أن أشير إلى أن (كالبرن (استمر بسحب ياقته كالأسكيمو في (اتلانتا |
Sığır eti değil. yakasını orada gördüm! | Open Subtitles | انه ليس لحم بقري لقد رأيت ياقته هناك! |
Onun yakasını bırak. | Open Subtitles | دع ياقته |
Bir de yakasında ruj izi mi arayacaksın? | Open Subtitles | تتحققي من ياقته لتري ما إذا كان هُناك أحـمر شفاه عليها؟ |
Sarışın birine ait bir saç teli var, Maya'nın değil, bir adama ait, kızın yakasında bulundu. | Open Subtitles | كان هناكَ شعر أشقر لا ينتمي لـ(مايا)، بل لرجل على ياقته |