Belki de umurlarında olmadığından. Sadece umursamazlar. | Open Subtitles | ربما لأن فى أعماقهم لا يبالون لا يبالون فحسب |
Doğanın kanunlarını çiğniyorlar ve sonuçları umurlarında bile değil. | Open Subtitles | لأنهما يكسران قانون الطبيعة ولا يبالون اهتماما للعواقب. |
Çünkü burada Bruins maçını izleyen 15.000 kişi var ve hiçbirinin umurunda değiliz. | Open Subtitles | لأنه يوجد 15000 ألف مُشجع يتابعون المباراة و لا يبالون بنا |
Yanlış, Umursarlar | Open Subtitles | أنت مخطئ، إنهم يبالون |
Müşterilerimizin bizi önemsediğini düşünmeye başlıyoruz ama aslında önemsemiyorlar. | Open Subtitles | في البداية، نعتقد جميعاً أن عملائنا يهتمون لأمرنا، لكي في الواقع، لا يبالون |
Beyaz bir kadın siyah sevgilisini öldürüyor ve şu ırkçı polisler umursamıyor bile. | Open Subtitles | امرأة بيضاء تقتل عشيقها الأسود والشرطة العنصريون لا يبالون |
Dışardaki kimse sana bunu sormayacak çünkü umursamıyorlar. | Open Subtitles | لا أحد هناك بالخارج يسألكِ هذا السؤال لأنهم لا يبالون. |
Şunlara baksanıza, sarhoşlar ve hiçbir şey umurlarında değil. | Open Subtitles | أنظروا لهم، جميعم ثملون و لا يبالون إطلاقًا. |
umurlarında olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أنهم يبالون بانفجار الأنابيب ؟ |
- Bu umurlarında değil. | Open Subtitles | إنهم لا يبالون. |
Yaşamışsın, ölmüşsün umurlarında değil. | Open Subtitles | إنهم لا يبالون إذا عشت أو مت. |
Ama sanırım umurlarında değilim. | Open Subtitles | لكن يبدو أنهم لا يبالون حقاً. |
Biz umurlarında bile değiliz. | Open Subtitles | هم لا يبالون بشأننا |
Yıllar boyu herkesin istediği gibi olmaya çalıştım ama o zavallıların hiçbirinin umurunda değil. | Open Subtitles | كل تلك السنوات حاولت أن أكون ما أراده غيري ويبدو أن أولئك الفاشلين لا يبالون با لأمر حتى |
Bu güzelim ülkeye dokunulmadıkça Avrupa'da ne olduğu onların umurunda değil. | Open Subtitles | لا يبالون ماذا سيحدث لأوروبا طالما هذا المكان الرائع لن يتعرض للإزعاج |
Yanlış, Umursarlar | Open Subtitles | أنت مخطئ، إنهم يبالون |
Bu çocukları anlamıyorsun Jack. Onlar kazanmayı önemsemiyorlar. | Open Subtitles | ،(أنت لا تفهم هؤلاء الأطفال يا (جاك إنهم لا يبالون بالفوز |
Kimse kaybolan adamı umursamıyor. Ortaya çıkan adamla ilgileniyorlar. | Open Subtitles | الجمهور لا يبالي بالرجل المختفي بل يبالون بالرجل الظاهر في النهاية |
Ne yaptığımızı umursamazlar. | Open Subtitles | إنهم لا يبالون بما نفعله |
Bu grup öldürücü ve yollarına kim veya ne çıkarsa çıksın umursamıyorlar. | Open Subtitles | هذه المجموعة فتاكة ولا يبالون مَن أو الذي يقف في طريقهم. |