Anlaşılan ben bir değil iki sinir küpü insanın mahsulüyüm. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّي لستُ سليلة شخصٌ مُتهورٌ واحدٌ فحسب بل اثنين |
Anlaşılan seni kucağıma alıp dışarıya kadar taşımam gerekecek. | Open Subtitles | يبدو أنّي سأضطر للانقضاض عليك وحملك لخارج هذا البيت. |
Anlaşılan ekiple benim "başarılı" anlayışımız aynı değil. | Open Subtitles | أجل، يبدو أنّي لا أشارك فريقنا تعريفهم للنجاح. |
Diğer hayatta, seninle olduğum kadar popüler değilim gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنّي لستُ شعبيًّا في الحياة الأخرى كمثل شعبيّتي إليك. |
Sana tekrar borçlandım gibi görünüyor. Beni kurtarmaktan yorulmuş olmalısın. | Open Subtitles | يبدو أنّي مدين لك مُجددًا، حتمًا بدأت تضيقين ذرعًا بإنقاذي. |
Şu an suratındaki ifadeden anladığım kadarıyla hala formumun zirvesindeyim. | Open Subtitles | ومن النظر لقسمات وجهكِ، يبدو أنّي لم أفقد مهارتي |
Aslında, tam tersi olacaktı galiba. | Open Subtitles | في الحقيقة يبدو أنّي بادلت الكأسين! |
Sağ ol ama Anlaşılan bu yıl Comic-Con'a gidemeyeceğim. | Open Subtitles | شكرًا لكِ، ولكن لا يبدو أنّي سأذهب لمهرجان القصص المصورة هذا العام |
Anlaşılan, İsveç çikolatalarına aşırı kafayı takmışım. | Open Subtitles | على ما يبدو أنّي أركز نظري مع ألواح الشوكلاتة السويسرية الفاخرة بإفراط |
"Anlaşılan bu kutuda parmak izi veya DNA bulamayacağım." | Open Subtitles | "يبدو أنّي لن أجد أيّة بصمات أو حمض نوويّ على هذه العلبة" |
"Anlaşılan Miguel ile ikimiz birimizin sandığından daha iyi anlaşıyoruz." | Open Subtitles | "يبدو أنّي و(ميغيل) نفهم بعضنا أكثر ممّا يدرك أيّ منّا" |
Anlaşılan göründüğü gibi olmayan sadece ben değilmişim. | Open Subtitles | "يبدو أنّي لستُ الوحيد الذي تختلف حقيقته عن مظهره" |
Hmm. Ortaklığından sıkılan tek kişi ben değilmişim Anlaşılan. | Open Subtitles | لا يبدو أنّي الوحيد الذي سئم شراكتكِ |
Anlaşılan benim de yeni bir araba tamircisine ihtiyacım var. | Open Subtitles | يبدو أنّي بحاجة لميكانيكيّ جديد. |
Bu ailede mantıkla kutsanmış tek kişi benmişim gibi görünüyor ama sen hala bana güvenmiyorsun. | Open Subtitles | يبدو أنّي الوحيدة في العائلة المُباركة بحكم جيّد، ومع ذلك، أنت لا تثق بي. |
Senin korkak erkek arkadaşının yapamadığı şeyi yapmak üzere görevlendirildim ki bu da seni yapmaya çalıştığın delilikten vazgeçirmek gibi görünüyor. | Open Subtitles | يبدو أنّي كُلّفت بما عجز عنه خليلك الجبان. وبالنظر لهذه المعدّات فإنّ مهمّتي تقضي بإثنائك عن الجنون الذي تنوين فعله. |
Sonuçta, ben de bu duyguyu hissediyormuşum gibi görünüyor. | Open Subtitles | اتفقنا، يبدو أنّي أمتلئ على أيّةِ حالٍ. |
Ve yüzündeki ifadeden anladığım kadarıyla, yeteneğimi kaybetmemişim. | Open Subtitles | ومن النظر لقسمات وجهكِ، يبدو أنّي لم أفقد مهارتي |
Hatırladığım kadarıyla, Miss Conliffe... | Open Subtitles | يبدو أنّي أعرفكِ، آنسة (كونليف)... |
Aslında, tam tersi olacaktı galiba. | Open Subtitles | في الحقيقة يبدو أنّي بادلت الكأسين! |