görünüşe göre son beş yıldır aynı emlak firmasında çalışıyor. | Open Subtitles | يبدو انه كان في نفس الشركة العقاريه للخمس اعوام الاخيره |
görünüşe göre bir çeşit, yıkık sinemada, ismini vermek istemeyen bir kızla saklanıyorlarmış. | Open Subtitles | على ما يبدو انه كان يختفى فى سينما مهجوره مع فتاه لا اعرف اسمها |
görünüşe göre, bir esmer arkadaşı varmış! | Open Subtitles | . يبدو انه كان برفقة سيدة ذات شعر بني لا أرى زوجته في كل هذه الصور , لكن |
Bugünkü olayların ve Kıbrıs kaydının... mimarı gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو انه كان وراء انفجار اليوم وإحضار تسجيل قبرص |
Sıkı bir pazarlık sürüyor gibi gözüküyor. | Open Subtitles | يبدو انه كان يريد التشاور مع معاونيه |
Bir bankacıyla evliymiş ve görünüşe göre durum insanlıktan epey uzakmış. | Open Subtitles | تزوجت الى، مصرفى، و كان يبدو انه كان قاسى قليلا. |
görünüşe göre aşırı doz aldığında klinik olarak bir süreliğine ölmüş. | Open Subtitles | على ما يبدو انه كان ميتا سريريا لثواني عدة عندما تعاطى جرعة زائدة |
görünüşe göre sadece 2 ay içerde kalmış. | Open Subtitles | داي تاكر,يبدو انه كان بالسجن لمدة شهرين فقط |
Hayır, görünüşe göre, Metshulah kampanyasına çok bağlı seyircilerden biriymiş. | Open Subtitles | لا, انه يبدو انه كان عضوا من المشاهدين المخلصين جدا لفرقة ميثوسيلاه |
Harperların bahçıvanı vardı. görünüşe göre ortalarda fazla dolaşıyormuş. | Open Subtitles | اليوت هاربر كان لدية بستاني يبدو انه كان في الجوار كثيرا |
görünüşe göre, tüm yaz boyu bunu düşünmüş. | Open Subtitles | كما يبدو انه كان يفكر بالأمر طيلة إجازة الصيف |
İki saat önce ölmüş ama görünüşe göre iki gündür kayıpmış. | Open Subtitles | كان وقت وفاته قبل ساعتين، ولكن يبدو انه كان في عداد المفقودين لمدة يومين تقريبا. |
görünüşe göre, içeridekilere danışıyor. | Open Subtitles | يبدو انه كان يريد التشاور مع معاونيه |
Daha değil. görünüşe göre bir kızı bir oğlu olmuş. | Open Subtitles | ليس بعد يبدو انه كان لديها ابن و ابنة |
görünüşe göre daha fazlasını yapmış. | Open Subtitles | وعلى ما يبدو انه كان يملك المزيد |
görünüşe göre bir şeylerle baş etmeye çalışıyormuş.* | Open Subtitles | انه يبدو انه كان يحاول التعامل مع الشيء |
Karmaşık bir sığınma yeri gibi gözüküyor. | Open Subtitles | هذا يبدو انه كان مشفى للمجانين |
Yakın zamanda birisi buradaymış gibi gözüküyor mu? | Open Subtitles | هل يبدو انه كان شخص هنا مؤخرا؟ |