İkinci zorluk ise Dünya'ya daha yakından baktığın zaman ortaya çıkar. | TED | يبرز التعقيد الثاني عندما ننظر إلى كوكب الأرض على نحوٍ أعمق |
Amelia'dan bu yana Elphberg siması, bizden birinde arada sırada ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | و هناك وجه مشابه لعائلة الفبرج يبرز فجأه من ذلك الوقت فصاعدا |
Eski haline vurgu yapıyorum. Kocam yeni öldü, tamam mı? | Open Subtitles | لا أقصد بأنكِ لا تبدين جميلة الآن الأمر فحسب، هذا المظهر القديم، يبرز أصولكِ |
Şu anda güzel görünmediğinden bahsetmiyorum. Eski haline vurgu yapıyorum. | Open Subtitles | لا أقصد بأنكِ لا تبدين جميلة الآن الأمر فحسب، هذا المظهر القديم، يبرز أصولكِ |
Bu görkemli kaplan binlerce yıllık saltanatlığının sonuna geliyor olabilir ya da engin, el değmemiş orman ve buraya sığınmış görkemli hayvanlar için bir umut işareti olarak ortaya çıkıyor olabilir. | Open Subtitles | هذا النمر المهيب لعله يدنو من نهاية سيادته الألفية طويلة العهد أو لعله يبرز كرمز أمل |
Sikin pantolonunun dışına sarkıyor. | Open Subtitles | حسنا, قضيبك يبرز خارج ملابسكَ الداخلية. |
Tanıkların iddiası Sentetik seks işçisinin Londra genelevindeki adamın ölümünden sorumlu olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | و يبرز عامل الصناعه الخاصه به المسؤوله عن موت رجل في بيت الدعاره |
Arpacık ve gez ortaya çıkar. | Open Subtitles | هذا هو المنظار الأمامي,و يبرز المنظار الخلفي |
Ayrıca yeşil olduğundan cevher gibi gözlerini daha da ortaya çıkacaktır. | Open Subtitles | و اللون الأرجواني المزرق يبرز روعة عينيك اللؤلؤتين |
Kravatınız gözlerinizin rengini ortaya çıkarmış Bay Friedman. | Open Subtitles | رباط العنق هذا يبرز عينيك حقاً يا سيد فريدمان |
Bazen doğumdan 30 yıl sonra ortaya çıkar. | Open Subtitles | شيء يبرز بعد 30 عاماً من الولادة لن يكون ذي صلة |
Sadece uygun bir rakip olduğunu hissettiğinde ortaya çıkar. | Open Subtitles | انه يبرز فقط عندما يشعر ان هناك خصم يستحق |
Ses, son toplantımızın huzursuz geçen son saniyelerine vurgu yapar diye düşündüm. | Open Subtitles | إعتقد أن صوته قد يبرز القلق بالثواني الأخيره لإجتماعنا الأخير |
Bu prompter uygulamasını ayarladım, sen konuştukça vurgu yapıyor ve aşağıya iniyor. | Open Subtitles | إذاً، انشأت جهاز التشغيل عن بعد لكي يبرز و ينزل بالقائمة بينما تتحدثين |
insanda ki hayret verici karmaşıklık ortaya çıkıyor. | TED | فأن التعقيد المذهل للناس يبرز. |
Biliyorsun, mutfaktaki raf ara sıra yerinden çıkıyor. | Open Subtitles | هذا الرف في المطبخ يبرز للأمام أحياناً |
Biliyorsun mutfaktaki raf arada sırada yerinden çıkıyor. | Open Subtitles | هذا الرف في المطبخ يبرز للأمام أحياناً |
Sikin pantolonunun dışına sarkıyor. | Open Subtitles | حسنا, قضيبك يبرز خارج ملابسكَ الداخلية. |
-Şuradan bir şey sarkıyor. -Onu içeri sok. | Open Subtitles | شيء ما يبرز من هنا - أدخله - |
Daha da ötesi, gümüş sizin gerçek endamınızı gösteriyor. | Open Subtitles | وعلاوة على ذلك؛ الفضي يبرز مكانتك الحقيقية |
Ki bence bu Heathcliff'in karakterindeki vahşiliği gösteriyor. | Open Subtitles | مما يجعلني اعتقد ان هذا يبرز العدائية في شخصية هيثكليف |