Bunun, Rusya için iyiye işaret olmadığını düşünüyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن ذلك يبشر بخير على الشعب الروسي |
Bunun, Rusya için iyiye işaret olmadığını sanıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أن ذلك يبشر بخير على الشعب الروسي |
Bu iyi görünmüyor efendim. Bu adam bizi dava edebilir. | Open Subtitles | هذا لا يبشر بالخير ياسيدى، هذا الرجل يستطيع أن يقاضينا.. |
Bu iyi görünmüyor. Yüzey tamamen lav akıntıları ile kaplı. | Open Subtitles | هذا لا يبشر بخير، السطح الخارجي مغطىً بالكامل بحمم البراكين |
Gelecek vadeden, umut ve enerji dolu bir şehir. | Open Subtitles | كانت المدينة مليئة بالأمل والحيوية وما يبشر بالخير |
Her pazar minberden huzur ve refah vaazları ver ama cuma akşamı saha kenarına gelince ağzından çıkan tek şey cehennem alevleri olsun. | Open Subtitles | كان يبشر بالسلام والازدهار كل يوم أحد على المنبر, ويكتفي بالمراقبة ليلة الجمعة؟ |
Başkan'ı ikna etmenin bu kadar uzun sürmesi hayra alamet değil. | Open Subtitles | إن كان لدى الرئيس هذا القدر من القلق فالأمر لا يبشر بخير |
Sizin için hiç iyi görünmüyor, Bay Stapleton. | Open Subtitles | الامر لا يبشر بخير بالنسبة لك, سيد ستيبلتون. |
Bu zaman dilimi, kraliçe için de iyiye işaret değil tabi yaşadığı ihtimalini göze alırsak. | Open Subtitles | هذا ليس إطار زمني يبشر بالخير بالنسبه للملكة، على إفتراض أنها لا تزال على قيد الحياة. |
Birileriyle beraber olmuşlar mıdır emin olamıyorum ama bu iyiye işaret olamaz. | Open Subtitles | بأنهما لا يتضاجعان ولكن هذا لا يبشر بخير |
Bunlardan hiçbiri diplomatik ilişkiler için iyiyi işaret etmiyor. | Open Subtitles | لا شيء يبشر باحتمالية علاقة دبلماسية |
- Bu iyiye işaret değil, öyle değil mi? | Open Subtitles | هذا ما يبشر بخير , اليس كذالك؟ |
Bu kadar zaman sonra, bu pek de iyiye işaret sayılmaz. | Open Subtitles | بعد كل هذا الوقت هذا لا يبشر بالخير |
Geçmişine bağlı yaşamak, geleceğin için iyiye işaret değildir. | Open Subtitles | الانحياز للماضي لا يبشر بخير لمستقبلك |
Haklısın R2, durum iyi görünmüyor. | Open Subtitles | انت على صواب , ارتو إن الوضع لا يبشر بخير |
Bu, senin için iyi görünmüyor. | Open Subtitles | قبل أن تتصل بالطوارئ هذا لا يبشر بالخير بالنسبة لك |
Bu hastalık nadir görüldüğü gibi... sinsi olup, hakkında umut vaadeden bir tahmin yürütülememektedir. | Open Subtitles | هذا المرض نادر جداً وماكر، ولحد الان التشخيص لهذا المرض لا يبشر بخير |
Hiç patlama, kıvılcım ve alarm yok... umut verici görünüyor | Open Subtitles | ...لا حيوية , لا نتيجة , لا أنذار يبشر بالخير |
Herif kilisede ırkçılık savaşı vaazları veriyordur. | Open Subtitles | يبشر بحرب عنصرية داخل كنيسة |
Ki bu da ortağın için pek hayra alamet değil. | Open Subtitles | ذلك غير وارد وذلك لا يبشر بالخير لشريكك |
Lanet olsun adamım, hiç iyi hissetmiyorum. | Open Subtitles | اللعنة يا رجل، هذا لا يبشر بالخير |