Bay Ness, Chicago Belediyesi yetkililerine yapılan ödemeleri gösterir sicil elimizde. | Open Subtitles | سيد نيس , لدينا دفتر حسابات يبين رشاوى لموظفين فى شيكاغو |
Programın reddi gösterir ki amaçlarımıza ulaşma konusunda ciddi değiller. | Open Subtitles | رفض البرنامج يبين أنهم ليسوا . جديين حول إنجاز أهدافنا |
Ancak bu, örneğin, Amerika Birleşik Devletleri'nde 1956'dan beri araştırılan insanların yaklaşık yüzde 30'unun hayatlarının çok mutlu olduklarını söylediklerini gösteriyor. | TED | ولكن هذا، مثلا، يبين أن نحو 30 في المئة من المستطلعين في الولايات المتحدة منذ 1956 يقولون إن حياتهم سعيدة جدًا |
Birileri General'i öldürdü, bu da birinin doğruyu söylemediğini gösteriyor. | Open Subtitles | أحدهم قتل الجنرال, وهذا يبين أن أحدهم لم يقل الحقيقة. |
Bu çaba, erken gelişim dönemindeki bir çocuğun algıladığı görüntülerin sadece belli bir bölümünü elde edebilmemiz içindi. | TED | هذا يبين مقدار الجهد المُسْتغرق لالتقاط مجرد جزء صغير من الصور التي يستوعبها عقل طفل في سنوات تطوره الأولى |
Bu, daha öğrenebileceğimiz ne kadar çok basit soru olduğunu göstermek içindi. | TED | وهذا يبين لنا أن هناك الكثير من الأسئلة الجوهرية قد تُرِكَت للفَهم. |
Çünkü onlara bütün Nainsanlardan nasıl kurtulacaklarını gösterecek. | Open Subtitles | لأنه سوف يبين لهم كيفية القضاء على الغير بشريين |
Bu kritik bağları gösteren başka bir örnek vereyim. | TED | إليك مثالًا آخر يبين تلك الروابط الحاسمة. |
Bir zaman akışı yaratmaktan hoşlanırım ki bu akış bana o dünyanın nasıl geldiğini gösterir. | TED | أحب أن أنشئ مخططا زمنيا يبين كيف تم إنشاء عالم. |
Bu, güneşin sürekli olarak, dünyanın etrafındaki geceyi nasıl kovaladığını gösterir. Gökyüzünden mi? Hayır! | Open Subtitles | هذا يبين لك كيف الشمس تطارد الليل باستمرار في جميع أنحاء العالم من السماء ؟ |
Bu, kangren ve üstderiye ait çürüklerin ileri seviyede olduğunu gösterir. | Open Subtitles | وهذا يبين مراحل متقدمة الغنغرينا من الدهون والتعفن. |
Bu kekin içinde 2 km yürütmeye yetecek kadar enerji olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | إنه يبين لنا أن هناك طاقة في شريحة الكعك تكفي للسير ميلاً. |
Mavi çizgi Demokratların, demokratlar hakkında nasıl hissettiğini gösteriyor, ve onlar Demokratları seviyorlar. | TED | الخط الازرق يبين مدى دفئ شعور الديمقراطيين حول الديمقراطيين و يحبونهم. |
Bu tablo, bu örnekte mevcut olan belirli mikroRNA'ları ve zamanla nasıl reaksiyona girdiklerini gösteriyor. | TED | هذا الجدول يبين لنا الميكرو رنا المتواجدة في العينة وعن سرعة تفاعلها خلال الفحص. |
Bu konuda bir şey bilmediğin belli. Sör Clifford kuvvetleniyor. | Open Subtitles | هذا يبين إنك لا تعرف إلا القليل السّيرِ "كلفورد" يسترد عافيته بمرور الوقت |
Ne kadar akıllı olduğun nasıl da belli. | Open Subtitles | إكتشافك للأمر يبين أنكِ ذكية جدًا |
Çocuk ne bir katil ne de bir terörist burası belli. | Open Subtitles | هذا يبين أنه ليس بـ قاتل أو إرهابي |
yalın bir konuşmayla bu tarafları bir araya getiren, bizim çalışmamız olan kısa bir görüntü çeşidini size göstermek istiyorum.Göstermeme izin verin. | TED | أود أن أريكم فيديو قصير يبين الجهود التي نقوم بها للتقريب بين الجانبين للحوار حول طاولة واحدة. دعوني أريكم ذلك. |
Bir kuşaktan diğerine farklı davranış özelliklerinin geçtiğini göstermek istiyorum. | Open Subtitles | بالورانه أمر متعلق بالوراثة الصامتة من المفترض ان يبين مميزات السلوك المختلفة المنتقلة من جيل الى آخر. |
Müfettiş, bilekteki kesiğin o bıçak yüzünden oluştuğunu düşünecek olursak, bunun bir kaza sonucu mu olduğunu yoksa kan lekelerini açıklamak için cinayetten sonra bilerek mi yapıldığını gösterecek bir kanıt var mı? | Open Subtitles | أيها المفتش ، اٍعترف أن الجرح على رسغه يمكن أن يكون بسبب السكين أيوجد ما يبين أنه كان حادثا أم فعل بتعمد لتبرير وجود بقع الدم |
Anneniz çok çalışıyor ve onun ne kadar değerli olduğunu gösterecek bir hediyeyi hak ediyor. | Open Subtitles | أمكم تعمل جاهدة , وهي تستحق هدية جيدة . هذا يبين لها مقدار اهتمامنا بها . |
Ve burada bir milyon galaksinin yerini gösteren Sloan Dijital Gök İncelemesi. | TED | لذا هذا المسح لـ Sloan Digital Sky Survey يبين مواقع ملايين المجرات. |
Biz de dedik ki, bakın yayınlamamızı istediğiniz bu bilgilerin yanlış olduğunu gösteren araştırmamızı size gösterelim. | Open Subtitles | بأن لدينا ذلك الذي يبين أن هذه المعلومات تريد منا أن نبثها هل هذا صحيحا. والتي رد عليها. |