Annem ve Reggie sık sık tartışıyorlardı... aniden Reggie Hong Kong'a gitti. | Open Subtitles | أمي و ريجي كانا يتجادلان كثيراً ثم فجأةً، ذهب إلى هونغ كونغ |
Tourette sendromlu bisikletli bir kurye gördüm, iki sarhoş şehre hangi metroyla gideceklerini tartışıyorlardı. | Open Subtitles | رأيت سائقان دراجة مع متلازمة توريت متعاطيان يتجادلان أي قطار يستقلام |
Bu arada, neden o iki adam deli gibi tartışıyorlar? | Open Subtitles | بالمناسبة، لما هذان الرجلان يتجادلان مثل المجنون؟ |
Biz bunu tartışırken, bir içki daha söylemek için bara gittim. | Open Subtitles | وبينما كانا يتجادلان بشأن ذلك ذهبت إلى البار لأحضر شراباً آخر |
Geriye kalan hiçbir şey işe yaramadığında pejmürde bir dairede tartışan iki adam olacak. | Open Subtitles | حينما يفشل الجميع هناك رجلان يجلسان يتجادلان في شقة مزينة |
Bu yüzden geri döndüm, ve iki adamın tartıştığını duydum. | Open Subtitles | وحينها سمعت رجلان يتجادلان |
Onu ne kadar sevdiğini, ailenin çok kavga ettiği o sonbahar, seni güvende hissettirdiğini söylemiştin. | Open Subtitles | أتذكر أنكِ قلتِ كم مدى حبكِ له والداكِ كانا يتجادلان بشده ذلك الخريف وجعلكِ تشعرين بالأمان |
Annemle babam da tartışıyor, avukat değiller. | Open Subtitles | والداي يتجادلان أيضاً هذا لا يجعلهما محامين |
Bir şey hakkında tartışıyorlardı ve diğer adam vurdu bir anda bunu! | Open Subtitles | كانا يتجادلان وأطلق الرجل الأآخر النار عليه |
- Hayır. Evlatlık alan babaya, tartışıyorlardı. | Open Subtitles | لا ، الأب بالتبني كانا يتجادلان |
Jeanette'in kocası ve diğer adam tartışıyorlardı. | Open Subtitles | زوج جانيت ورجل أخر كانو يتجادلان |
Sürekli tartışıyorlar. Fazla yakın sayılmazlar. | Open Subtitles | إنهما يتجادلان طوال الوقت، ليسا مقربان لهذا الحد |
- tartışıyorlar,... - tartışıyorlar mı? | Open Subtitles | إنهما يتجادلان - يتجادلان ، أليس كذلك؟ |
Stan, sizinkileri tartışırken gördüm. Emin ol, onlar amatör kalır . | Open Subtitles | ستان، لقد رأيت أبويك يتجادلان صدقني إنهما من الهواه |
Bu ikisini tartışırken ikinci defa görüyorum. | Open Subtitles | هذه المرة الثانية التي ارى هؤلاء الاثنان يتجادلان |
Yan bahçeden bizimle tartışan çifti hatırlıyor musun? | Open Subtitles | أتذكر اولاءك الزوجان الذي كانا بجانبنا يتجادلان ؟ |
Geriye kalan hiçbir şey işe yaramadığında pejmürde bir dairede tartışan iki adam olacak. | Open Subtitles | حينما يفشل الجميع هناك رجلان يجلسان يتجادلان في شقة مزينة |
Evet. İki adamın tartıştığını duydum. | Open Subtitles | أجل، سمعتُ رجلين يتجادلان. |
Bazı hoş düzenli yapılar ve bir çeşit tekrarlanan güzellik olsa da tıpkı birbiriyle kavga eden iki zihin gibi karmaşık. | Open Subtitles | هناك بعض التركيبات الرائعة والرسمية نوعًا من الجمال المُتكرر ولكنها معقدة، مثل عقلين يتجادلان مع بعضها البعض |
Uyuyamıyorsun çünkü anne ve baban tartışıyor. | Open Subtitles | لا يمكنك النوم لأن والديك يتجادلان |
Amanda ve Eden tartışmaya başladıklarında vücutlarının nasıl değiştiğinin görülmesi için izleme cihazına bağlanıyorlar. | Open Subtitles | تم توصيل ماندي و إيدن بأسلاك إلى أجهزة الرصد حتى يرى العلماء ما يحدث لجسميهما عندما يتجادلان |
Evet ama...bazen tartışırlardı ama Vernon asla böyle bir şey yapmaz. | Open Subtitles | , أجل، كانا يتجادلان لكن لم يكن (فيرنون) ليفعل شئ كهذا |
O yüzden onlar tartışırlarken ben de dosyalara döndüm ve asmada tek bir çiçek resmi buldum ve onlar da bayıldılar. | Open Subtitles | و هذا من شيم أمكِ , صحيح؟ , بينما كانا يتجادلان , عدت إلى الملفات , رأيت شكل زهرة على عنقود عنب و أحبوها |
İsimleri duyabildi mi veya neden tartıştıklarını? | Open Subtitles | هل من فرصة أنك قد سمعت إسميهما؟ أو ربما سمعتَ مالذي كانا يتجادلان بخصوصه؟ |
Ayrıca Gibbs ve Hollis yukarıda yetki alanı hakkında tartışıyorlardır. | Open Subtitles | بجانب أن جيبز و هوليز على الأرجح فى الأعلى يتجادلان حول السيطره |