Bu olay gece boyunca tekrarlanır prova, direğe bağlanması serbest kalışı, adamı acımasızca kandırması. | TED | واستمر ذلك طيلة الليل يتدربون و هو موثوق الى الصارية يحاول التملص من وثاقه منهالا على مساعده بالضرب بصورة قاسية |
Sadece bu olay için bir ay boyunca her gün okuldan sonra 2 saat prova yaptılar. | Open Subtitles | فهم يتدربون ساعتين يوميًا لشهر كامل من أجل هذه اللحظة |
Şimdi de spor salonunun sahibi. Diğerleri de burada eğitim veriyorlar. | Open Subtitles | الآن يملك النادي, وكل الرفاق الآخرين يتدربون هناك. |
Bu savaş döneminde çocuklara bakım ve eğitim vermekte ne gibi bir sakınca var? | Open Subtitles | قد تُشعل ألحرب, وليس ضرورياً أن تسوء ألحاله لاجلِ ألأطفال، أنهم يتدربون |
Gerçek koşullarda karşılaşabilecekleri şartlar altında çalışıyorlar. | Open Subtitles | و هم يتدربون على مواجهة أى شىء و فى ظروف مـشـابـهـه للتى قد يـواجـهـونـهـا فى الخدمه الفعليه |
Öğrenciler, en iyi aktif pratik yaparken öğreniyorlar. | TED | فقد تعلم الطلاب جيداً متى يتدربون بنشاط |
Askerlerim bu bölgeden değil. Onlar savaş için eğitildiler, av için değil. | Open Subtitles | جنودي ليسوا من هذه المنطقة ، إنهم يتدربون للحرب وليس للصيد |
Eğer bu kızlar... antrenman yapacak bir yer bulamazlarsa, rekabet edemezler. | Open Subtitles | اذا لم يكن للفتيات مكان يتدربون فيه لا يستطيعون ان ينافسوا. |
Ölmekte olan bir soy unutkanlığın bir karaltısındaki eski yolları hissetmeden prova eden. | Open Subtitles | يتدربون على الأساليب القديمة في تشويش النسيان |
Geç vakitte yapacakları açık hava konseri için prova yapıyorlar. | Open Subtitles | وهم يتدربون على حفل موسيقي في وقت متأخر من الليل في الهواء الطلق. |
Önümüzde ay yapılacak olan dans gösterisi için prova yapıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتدربون للحصول على العرض الرقص الشهر المقبل. |
Truitt'ler burada prova yapıyordu ve ortalığı dağıtmak onlara yardımcı oluyor. | Open Subtitles | نعم . أن الأخوه ترويت كانوا هنا يتدربون سابقاً و خلق فوضى هى جزء من |
Küçükken sokağın sonunda onları prova yaparken dinlerdim. | Open Subtitles | ...عندما كنتُ صغيراً كنتُ أسمعهم يتدربون من عند منزلي |
Mars Donanmasının hep 1 G'de yani Dünya'nın yer çekiminde eğitim yaptığını biliyor musun? | Open Subtitles | هل كنت تعلم أن مارينز المريخ دائما يتدربون في ظروف تحاكي مقدار عجلة جاذبيتنا الارضيه؟ |
Gerillaların saha komutanlarının bilgilendirme için sürekli Amerika'ya gitmelerinin sebebinin burada verilen eğitim olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | هم على اعتقاد أن القواد "الميدانيين لـ "كونترا المسافرين إلى الولايات المتحدة للإستعلام لا بد و أنهم يتدربون هنا |
Burada sadece savaşçılar eğitim verir. | Open Subtitles | المحاربون فقط يتدربون هنا. |
Cuma günleri çalışıyorlar ve Pazarları şarkı söylüyorlar. | Open Subtitles | انها يتدربون أيام الجمعه و يغنون أيام الأحد |
Sonra gitar sahneye çıkıyor, vuruş uzuvları falan onların üzerinde çalışıyor, çalışıyor ve çalışıyorlar. | Open Subtitles | و ثم ذلك القيثار على المنصة, مثل العضو النابض وهم يتدربون عليه, و يتدربون, و يتدربون |
Düşman topraklarda konuslanmadıkları her an sabahtan aksama kadar deli gibi çalışıyorlar. | Open Subtitles | إن هذا هو ما يتعايش معه الرجال في هذه الوحده في كل يوم وهو ما يتدربون لاجله بكل جهدهم من الفجر للظلام كل دقيقه إنهم يذهبون للانتشار في أماكن ارهابيه عدائيه |
Ek olarak, pratik yaptıkları yerde, gösterilerini sunarlar. | Open Subtitles | بالإضافة هم يعزفون عادة لمعجبيهم بنفس المكان الذي يتدربون فيه أو أحياناً يتغوطون فيه |
Kayanlar pratik yapıyor, biz de, bu asıl yarışmaymış gibi sunuyoruz. | Open Subtitles | اللاعبون يتدربون و أنت تحدث كأنها المسابقة الحقيقيه |
Askerlerim bu bölgeden değil. Onlar savaş için eğitildiler, av için değil. | Open Subtitles | جنودي ليسوا من هذه المنطقة ، إنهم يتدربون للحرب وليس للصيد |
Tam olarak bu tip şeyler için eğitildiler. | Open Subtitles | لقد كانوا يتدربون لهذا النوع الخاص من المهمات |
Birlikte yer, birlikte antrenman yapar, duş alır, geneleve birlikte giderler. | Open Subtitles | إنهم يأكلون و يتدربون و يغتسلون و يروون النكات و يذهبون إلى بيوت الدعارة معاً |