Bu çalışmada liberaller için ortalama olarak, adalet, - burada, herkese eşit davranılması anlamında - sadakatin üzerinde kalmıştır. | TED | في هذه الدراسة، قام الليبراليون بالمتوسط بوضع ترتيب النزاهة، والتي تعني هنا أن يتساوى الجميع في المعاملة، فوق الولاء. |
Çünkü kritik olan şey şuydu: kadın ve erkeğin eşit olduğu tek yer oy sandığıydı. | TED | لأن هنا الشيء الحاسم: المكان الوحيد الذي يتساوى فيه الرجال والنساء هو صندوق الإقتراع. |
Ama o zaman bile sıradan insanların .... bizimle neden eşit olmaları gerktiğini anlayamamıştım. | Open Subtitles | لكن رغم ذلك لم أفهم لماذا هي تريد أن يتساوى العامة معنا |
kurumuş soğanlar bataklığı geçen ağaç gövdesine eşittir | Open Subtitles | فالبصل المجفف يتساوى مع جذع شجرة بالمستنقع |
Herkez öldüğünde eşittir. | Open Subtitles | يتساوى الناس جميعا عندما يموتون |
ama uçağı 2400 metreye indirirsek basınç eşitlenir. ve sonra bir şansımız olabilir. | Open Subtitles | لكن اذا نزلنا إلى أسفل إلى 2,400 متر, يتساوى الضغط, ويبقى لدينا فرصة للنجاة |
Bir çok metinde, kafirin,inananla ...eşit olmadığını söylüyor. | Open Subtitles | ولكن كثير من الآيات تقول أن الكافر لا يتساوى مع المؤمن |
Biz de sonunda herkesin eşit olduğu bir dünyada yaşayabileceğiz. | Open Subtitles | وسوف نعيش فى عالم حيث يتساوى كل الناس فيه |
Siyahi bir adama, beyaz bir adamla eşit olabileceğini söylemek mi? | Open Subtitles | يخبر رجلاً ملوناً أن بإمكانه أن يتساوى مع رجل أبيض؟ |
Ama günlerin yazın uzun kışın kısa olduğu Stockholm'de mi ya da yıl boyunca gece ve gündüzün eşit olduğu Ekvador'da mı doğacağınızı DNA bilemez ve bize söyleyemez. | TED | لكنه لا يخبرنا إن كنت ستولد في ستوكهولم، حيث الأيام طويلة في الصيف وقصيرة في الشتاء أم في الإكوادور، حيث يتساوى عدد ساعات الليل والنهار على مدار العام. |
eşit. Senin için herşey eşit zaten. | Open Subtitles | بالتساوى، كل شئ يجب ان يتساوى معك |
Şu ağzını kapat. Kapat. Üçü de eşit olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يتساوى ثلاثتهم كلهم |
2014'te David Binder ve MTV tarafından yürütülen bir araştırma -- ailelerinin, genç Y jenerasyonunun %84'üne herkesin eşit olması gerektiğini öğrettiğini ortaya çıkardı. | TED | الآن، أجرى مركز أبحاث ديفيد بيندر وشبكة التلفاز إم تي في دراسة عام 2014... ووجدت أن 84% من جيل الشباب قيل لهم عن طريق أسرهم ينبغي أن يتساوى الجميع. |
Tanrı huzurunda bütün herkes eşittir. | Open Subtitles | الكل يتساوى في نظر الله. |
ama uçağı 2400 metreye indirirsek basınç eşitlenir. | Open Subtitles | لكن إذا انخفضنا إلى ارتفاع ثمان آلاف قدم بحيث يتساوى الضغط، |