Bu yüzden insanlar kabalık amacı olmadığı halde rahatsız olurlar. | Open Subtitles | لذا فعادة ما يتضايق الناس رغم أن الفظاظة لم تكن مقصودة لأتهم لا يرون التعبيرات |
Birlikte oyun oynamaları... bundan rahatsız olmadığı anlamına gelmez, tamam mı? | Open Subtitles | كونه لعب معه اللعبة لا يعني هذا أنه لم يتضايق منه أليس كذلك ؟ |
Onları, sürekli konuşan biri ve kendisiyle konuşulduğunda rahatsız olan biri olarak tanıyabilirsiniz. | Open Subtitles | والآخر يتضايق جدا ان تحدثت اليه و سيكون الامر اسوء ان كان الشخص المتحدث امراة |
Onu neden yukarıda rahatsız edelim ki? | Open Subtitles | لماذا يتضايق مع الذي في الطابق العلوي؟ |
Sanırım, kimseyi rahatsız etmemek için. | Open Subtitles | لا ادري ربما كي لا يتضايق احدا |
Küçük kardeşince rahatsız edilen ilk ağabey olduğunu mu sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تظن أنك أول أخ يتضايق بشقيقه الأصغر؟ |
Sordum, ama rahatsız oldu. | Open Subtitles | كنت أسأله، ولكنه كان يتضايق. |
Bu tarz şeylerden rahatsız olmaz. | Open Subtitles | إنه لا يتضايق من تلك الأشياء |
Babam genelde Sheila'nın yanında rahatsız olurdu. | Open Subtitles | كان أبي يتضايق بوجود (شيلا) في العادة |
Sean, bak. Hiç kimse olanlardan rahatsız değil. | Open Subtitles | إسمع يا (شون), لم يتضايق أحد مما فعلتَ |