Ve her yıl binlerce çocuk bu muameleye maruz kalıyor. | TED | وهنالك مئات الآلاف من الطلاب يتعرضون لهذا كل عام |
Bazı insanlarda aşırı stresli durumlara uzun süre maruz kalmak... savaşta askerler, felaket kurbanları ve rehineler gibi geçici bir ruhsal bozukluk yaratabilir. | Open Subtitles | بعض الناس يحصل لهم ذلك الشيئ حين يتعرضون لنوع من الضغط كما في القتال والكوارث انها حالة مؤقتة تنتج اختلال مؤقت. |
Çünkü dağlar kocaman olmasına rağmen, mütemâdiyen saldırılara maruz kalırlar. | Open Subtitles | لعل هذه الجبال ضخمة، لكنهم دوماً يتعرضون للهجوم. |
Bilimi, akademi dışında yaymak için baskı altındalar. | TED | إنهم يتعرضون لضغوط لتوصيل علمهم خارج المؤسسات العلمية. |
Dört cepheden ateş altındalar komutanım. | Open Subtitles | إنهم يتعرضون لإطلاق النار من جميع النواحي |
Bu, hükumetin diğer hükumetler ile çatışmaya, yoğun tartışmaya girmedeki gönülsüzlüğüdür, tüm süreç boyunca, masum insanlar zarar gördü. | TED | بل كان عدم رغبة حكومته في الإنخراط في صراع مع حكومات أخرى، في مناقشات متوترة، طول الوقت، كان الأبرياء يتعرضون للأذى. |
Demek istediğim, Herkesin şiir okuduğu yerlerde insanlar tecavüze uğruyor. | Open Subtitles | أعني، الناس يتعرضون للإغتصاب في القصور حيث الجميع يلقي الشعر. |
İkincisi, fena halde örselenmemiş bir denizciyi asla göremezsiniz, maruz kaldıkları rüzgar ve hava onları yüzlerine bakılamayacak hale getirir. | Open Subtitles | وثانياً, هل رأيت شخص يعمل بالبحرية لم يكن رث المظهر لأنهم يتعرضون للشمس والريح فهم ببساطة لا يصلح أن ينظر إلى |
10 kadar yasal varis çocuklarının o adam tarafından kötü muameleye maruz kaldıkları yönünde şikayette bulunmuşlar. | Open Subtitles | أكثر من 10 من الاوصياء القانونيين اشتكوا أن أطفالهم يتعرضون للتعذيب الجسدي من قبل هذا الرجل |
Muhammed'in destekçileri, özellikle de bir kabilenin koruması altında olmayan köleler, kadınlar, yetimler kaba kuvvete maruz kalıyorlardı. | Open Subtitles | أتباع محمد خصوصاً أولئك الذين بدون قبيلة أَو حماية عشائرية مثل العبيد والنساءِ والأيتام الآن يتعرضون للقوة الغاشمة |
Büyük bir yazar neden böyle hakaretlere maruz kalır ki? | Open Subtitles | لماذا الكتاب الكبار يتعرضون لمثل هذه الإهانات؟ |
Marko ve Dalby de atmosfere maruz kaldılar ve halen hareket halindeler. | Open Subtitles | مارك و دولبي " في الخارج يتعرضون للغلاف " الجوي ومازالوا يتحركون |
Ve şimdi sadece Liber8'den bahsettikleri için kötü muameleye maruz kalıyorlar. | Open Subtitles | و الآن هم يتعرضون للركل في جميع الأنحاء لمجرد ذكر أسم حركة التحرير 8 ؟ |
Çok yüksek dozda maruz kalanlarda, yaşam boyu kalp hastalığı ve akciğer kanseri riskini üç katına çıkarırken yaşam beklentisinde 20 yıl azalmaya yol açıyor. | TED | الأشخاص الذين يتعرضون لها بجرعات عالية جدا يتضاعف ثلاث مرات خطر إصابتهم بأمراض القلب وسرطان الرئة وينقص متوسط أعمارهم بعشرين سنة |
Kırmızı kod efendim. Görünüşe göre ateş altındalar. | Open Subtitles | إنها الشيفرة الحمراء سيدي يبدو أنهم يتعرضون لإطلاق النار |
Tauri tehlikede. Anubis tarafından saldırı altındalar. | Open Subtitles | التواري في خطر أنهم يتعرضون للهجوم من أنوبيس |
Saldırı altındalar, yardıma ihtiyaçları var. | Open Subtitles | انهم يتعرضون للهجوم انهم بحاجة الى مساعدة |
- Rapor verin. - Gelenler SG-1, efendim. Ateş altındalar. | Open Subtitles | أطلعنى على الوضع إنهم إس جى-1 ، إنهم يتعرضون لإطلاق النار |
Ben de annelere zarar veren adamları bulması için gönderdikleri polislerdenim. | Open Subtitles | أنا ضمن الشرطة التي يرسلونها للقبض على الأشخاص الذين يتعرضون بالسوء للأمهات |
Ve daha önemlisi ormandaki canlıların da zarar görmediğinden emin olmak. | Open Subtitles | وأن اتاكد أن سكان الغابة لا يتعرضون لاذى |
Çocuk çizgi kahramanlar saldırıya uğruyor, öldürülüyor, çocukları aslında gerçekten korkutan garip şakalar. | TED | أفلام كارتون لأطفال يتعرضون للاعتداء، يتعرضون للقتل، مقالب غريبة تُرعب الأطفال بالفعل. |
Sorun yaşadıklarında başka bir hastalıkları varmış gibi tedavi edersin ve bazen daha iyi olurlar. | Open Subtitles | عندما يتعرضون للمشاكل أعالجهم كبقية الأمراض الأخرى في بعض الأحيان يتحسّنون |