Onu orada çürümeye terk edemem. Kendimi çok suçlu hissederim. | Open Subtitles | لا أستطيع تركه يتعفّن هناك سأشعر بذنب كبير |
Belki yanlış düşünüyorum ama eğer gözlerime bakarak bittiğini söylerse onu orada çürümeye bırakabilirim. | Open Subtitles | أظنه يعاني من مشكلة ،لعلني مخطئة لكن إن نظر في عينايّ ،وقال أنه انتهى عندئدٍ سأتركه هنا يتعفّن |
Çocuğun gençliği hapishanede çürüyor. | Open Subtitles | الطفل مازال يتعفّن في السجن طوال حياة البلوغ |
- Bedeni yukarı dünyada çürüyor. | Open Subtitles | وجسده يتعفّن فوق |
Kocan morgun birinde çürürken düzgün bir cenaze bekliyor. | Open Subtitles | فيما زوجك يتعفّن في إحدى خِزانات المشرحة، في انتظار مراسم دفن تليق به، |
Senin için yaptıklarımdan sonra babanın bu hücrede çürümesine izin mi vereceksin? | Open Subtitles | هل ستدع والدك يتعفّن في السجن، بعد كل ما فعلته من أجلك؟ |
Bırakalım da hapiste çürüsün, bomboş bir ömür geçirsin. | Open Subtitles | كنت لأتركه يتعفّن في الأسر، حتّى يعيش حياة ملأئـ بـ.. |
Ne olduğunu öğrenince hapiste çürümeye bırakın dedi. | Open Subtitles | عندما علم بما حدث، قال دعوه يتعفّن بالسجن |
Hücresinde çürümeye başladığı gün, peşini bırakacağım. | Open Subtitles | اليوم الذي يتعفّن فيه بزنزانة... سأتوقف عندها عن مُطاردته. |
Onu hapishanede çürümeye bırakamam. | Open Subtitles | حسنًا؟ لم أكُن لأدعه يتعفّن في السجن |
Kalbimi çürümeye bıraktım | Open Subtitles | لقد قُدّرَ لقلبي أن يتعفّن |
Kalbimi çürümeye bıraktım | Open Subtitles | لقد قُدّرَ لقلبي أن يتعفّن |
Bir şeyler çürüyor gibi kokuyor. | Open Subtitles | كما لو أنّ شيئًا يتعفّن. |
Ağabeyim Jamie, kuzeylilerin hapsinde çürüyor. | Open Subtitles | أخي (جايمي) يتعفّن في زنزانة شماليّة، |
çürüyor. | Open Subtitles | وإنّه يتعفّن |
çürüyor burada. | Open Subtitles | إنّه يتعفّن! |
Ve dilin ağzının içinde çürürken zamanla konuşma gücünü kaybedeceksin. | Open Subtitles | .. وبينما يتعفّن لسانك داخل فمك ستفقد قريباً القدرة على الحديث |
Hem de benim Freddie'm onun yüzünden hapiste çürürken. | Open Subtitles | في حين أن (فريدي) يتعفّن في السجن بسببه |
Onun bu hapishanede çürümesine izin vermeyeceğim. | Open Subtitles | لن أدعه يتعفّن للأبد داخل هذا السجن. |
Marcel'in, Klaus'un ayakları altında çürümesine izin verirsem mahvolurum. | Open Subtitles | لعنة الله عليّ إن تركتُ (مارسل) يتعفّن سجينًا تحت قدم (كلاوس). |
Onu çöle götürün ve bırakın orada çürüsün. | Open Subtitles | أخرجوه إلى الصحراء و اتركوه يتعفّن هناك |
Bırakalım da hapiste çürüsün bomboş bir ömür geçirsin. | Open Subtitles | "كنت لأتركه يتعفّن في الأسر،" "حتّى يعيش حياة ملأئـ بـ.. اللا شيء" |