Hamile olan o değil. Senin yerinde olsa altına sıçıyor olurdu. | Open Subtitles | أنه ليس الشخص الحامل لأنه سوف يتغوط ببنطاله لو كان كذلك |
Doğuda devasa bir kuş beliriyor ve denize sıçıyor. | Open Subtitles | سيظهر من المشرق طائر ضخم يتغوط في البحر. |
Bu köpek birdenbire arka bacaklarını kaldırdı koşumların üzerine koydu ön ayaklarıyla koşarken oracıkta kakasını yaptı. | Open Subtitles | ثم انطلق ذلك الكلب من العدم ورفع ساقيه للأعلى وانطلق بأقصى سرعة وأخذ يتغوط وهو يركض بكفيه الأماميين |
- İnsanlar uzayda güvenli olarak kaka yapmaya başladıklarında çizgi roman dükkânına gidebilirsiniz. | Open Subtitles | تستطيعون ان تذهبوا لمتجر المجلات الهزلية عندما يكون من الآمن للرجل أن يتغوط في الفضاء |
sıçan bir adamı nasıl vurabiliyorsun? | Open Subtitles | أنى لك أن تطلق النار على رجل وهو يتغوط ؟ |
"Herkes sıçar" kitabının hakları için beş milyon dolar ödedim. | Open Subtitles | فلقد دفعت خمسة مليون دولاراً للتو لحقوق الفيديو لكتاب كل شخص يتغوط |
Kralı içeride yiyip, içip, sıçıp, sikişirken kapıda nöbet tutmaya zorlanmış biri. | Open Subtitles | يجبر ليراقب الباب بينما ملكك يأكل ، يشرب ، يتغوط ، وينكح |
Oscar sürekli sıçıyor. Sabahtan beri onları temizliyorum. | Open Subtitles | أوسكار يتغوط وأنا أنظف القذارة طوال اليوم |
Vay be. Bu espriyi her duyduğunda altına sıçıyor. | Open Subtitles | واو انه يتغوط كل مرة يسمع فيها هذه المزحة |
Şu ayağından destek alıyor ki daha çok sıçabilsin ve öyle bir sıçıyor ki... | Open Subtitles | و كان يحاول الحصول على مساحة ليتمكن من التغوط بحرية و كان يتغوط بطريقة... |
Bozukluk yutuyor ve kakasını donuna yapıyor. | Open Subtitles | هو يأكل القروش النقدية و يتغوط على ملابسه |
Bu davaya katıldığım ilk zaman bu adama kakasını yaptırtmaya çalışıyordum. | Open Subtitles | عندما إنضممت في المرة الأولى فقط كنت أحاول أن أجعل هذا الشاب يتغوط |
Günde 8 kere kaka yapar ve sanırım aklımı kaçırdım çünkü yemin ederim o çocuk bezlerinin her birine tapıyorum. | Open Subtitles | يتغوط ثمان مرات باليوم, وأنا اعتقد اني فقدت صوابي, لأني اقسم, |
Ne derler bilirsin herkes kaka yapar, değil mi? | Open Subtitles | تعلمون ما يقولون، الجميع يتغوط ، أليس كذلك؟ |
Tam burada. sıçan bir adamın ayaklarına bakıyorum. | Open Subtitles | هنا ، بالقرب مني أرى قدم الرجل الذي يتغوط |
Çünkü şu an sırf neşesine altına sıçan bir adamla konuşuyorsun. | Open Subtitles | لانك تتحدث مع الرجل اللذي يتغوط على نفسه من الضحك |
"Parayı öyle sıkarlar ki, üstündeki bufalo sıçar". | Open Subtitles | يضغطون على القرش حتى يتغوط الجاموس |
Umarım kamyonun altında kalırsın da suratına köpek sıçar. | Open Subtitles | آمل بأن تصطدم بك شاحنة ! و كلب يتغوط على وجهك |
Köpek hem sıçıp hem koşabiliyordu. | Open Subtitles | ويعضهما على الحامل ويقوم بالتفوط وهو يجرى على ساقيه الأماميتين لذا فإنه يتغوط ويجرى فى نفس الوقت |
Seni o halde görmek, Michael Jordan'ı sıçarken izlemek gibi. | Open Subtitles | هذا مثل رؤية "مايكل جودردون " يتغوط |
Senin kadar tuvaletini yapanı görmedim. Kabızlık yapan bir ilaç falan mı alsan acaba? | Open Subtitles | حسناً لا احد يذهب الى الحمام لكي يتغوط بقدر ماتفعل انت |
Her yere pisler ve gördüğü her yabancıya saldırırdı. | Open Subtitles | و يهاجم كل شخص غريب يرآه و يتغوط في كل مكان |
Dışarıdaki bir sincabın sıçmasını duymanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تكون قادراً على . سماع السنجاب وهو يتغوط |