Son geldiğinde tek kelime etmedi, | Open Subtitles | إنه هادئ جداً. لم يتفوه . بكلمة آخر مرة جاء فيها |
Son geldiğinde tek kelime etmedi, | Open Subtitles | إنه هادئ جداً. لم يتفوه . بكلمة آخر مرة جاء فيها |
O esrar kafalı avanağın ağzından çıkan şeylere nasıl inanabiliyorsunuz? | Open Subtitles | كيف تصدقان أيّ كلمةٍ يتفوه بها ذلك المحشش المغفّل السّاذج ؟ |
O esrar kafalı avanağın ağzından çıkan şeylere nasıl inanabiliyorsunuz? | Open Subtitles | كيف تصدقان أيّ كلمةٍ يتفوه بها ذلك المحشش المغفّل السّاذج ؟ |
Tutuklandığından beri konuşmadı. | Open Subtitles | ولم يتفوه بكلمة منذ تم القبض عليه. |
Bu yüzden, kimse bir şey konuşmadı. | Open Subtitles | لذا, لم يتفوه أي منهم بأية كلمة |
Charlie'yi geri getirdiler ama geldiğinden beri bir şey söylemedi. | Open Subtitles | لقد أعادو شارلي،ولكنه لم يتفوه بشئ منذ لحظة رجوعة |
Uyandı ve bana bakmadı bile ...hiçbişey söylemedi | Open Subtitles | بعد ان استيقظ لم ينظر الى حتى ولم يتفوه بكلمة |
Tamam, on dakikadan fazladır tek kelime etmedi. | Open Subtitles | حسناً، لم يتفوه بكلمة منذ أكثر من عشر دقائق |
Kaç yaşında bilmiyorum, 10 ya da 11 olabilir. Onu bulduğumuzdan beri tek kelime etmedi. | Open Subtitles | لا أعلم عمره , ربما عشره او احد عشرة سنة لم يتفوه بكلمه منذ ان وجدناه |
Ona seslendim ama tek kelime etmedi. Arkasını döndü ve çıkıp gitti. | Open Subtitles | ناديته لكنه لم يتفوه بأي كلمة استدار وغادر |
Galyalı'nın adamlarından hiçbiri kıymetli bir bilgi ifşa etmedi mi? | Open Subtitles | ألم يتفوه أحد من رجال الغوليّ بأي شيء؟ |
Ama asla tek kelime etmedi. | Open Subtitles | ولكن أتعرفين أمراً؟ لم يتفوه بكلمة قط |
Bir dahakine çocuğunuzun ağzından kötü bir söz çıktığında kötüleyip, uyarmak yerine insanların içinde rezil olması için onu dışarı gönderebilirsiniz. | Open Subtitles | اذا المرة القادمة عندما يتفوه طفلكم بكلمة بذيئة بدلا من المعاقبة الجسدية ربما عليكم ارساله للخارج من اجل اهانة عامة بسيطة |
ağzından çıkan hiçbir söze inanmıyorum. | Open Subtitles | . لا اصدق اي كلمة يتفوه بها فمك |
Onun yanındaydın. Ve o kelimelerin ağzından çıkmasına izin verdin. | Open Subtitles | وسمحت له بأن يتفوه بتلك الكلمات |
- Hayır. Doğru dürüst konuşmadı bile. | Open Subtitles | كلا , لم يتفوه إلا بما ندر |
Benim kahverengi, beyaz insanlarım -- hiçbiri, hiçbir şey söylemedi. | TED | لم يتفوه أحد بكلمة -- من أهلي ذوي البشرة السمراء والبيضاء. |
Ona yüzlerce soru sormuş olmalıyım, ve o hiç bir şey söylemedi. | Open Subtitles | طرحت عليه الكثير من الأسئلة ولم يكن يتفوه بكلمة! |
Hiç kimse Cholo hakkında bir şey söylemedi. | Open Subtitles | "لا أحد يتفوه بكلمة عن "الشولو |