Asla tanışmamışlar, ortak kimseyi tanımıyorlar. | Open Subtitles | لم يتقابلا أبدا ولم يعرفا أحدا مشتركا |
Hiç tanışmamışlar. Bütün kayıtları kontrol ettik. | Open Subtitles | لم يتقابلا أبداً، تحققنا من سجلاتهما. |
Tamam. Parkın oradaki çardakta buluşmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | حسنٌ، تعيّن أن يتقابلا في برجٍ مطلّ على المنتزه |
Gölün orada buluşmaları gerekiyordu. | Open Subtitles | كان من المفترض أن يتقابلا عند البحيرة |
Onlar tanışmıyorlardı bile. | Open Subtitles | لم يكن ينبغي لهما ً أن يتقابلا أبدا |
Belki tanışmıyorlardı bile. | Open Subtitles | ربما لم يتقابلا قط. |
Evleneceği İtalyan kontes daha tanışmadan öldü. | Open Subtitles | كونتيسة ايطالية كانت معقودة له لكنها توفت قبل ان يتقابلا |
Malcolm kendini sanki daha önce tanışmamışlar gibi Moyer'e tanıttı, Moyer de onu düzeltmedi. | Open Subtitles | (مالكوم) قدّم نفسه لـ (موير)... وكأنهما لم يتقابلا مسبقاً و(موير) لم يعقّب على ما فعله |
Bu gece Buena Vista Lounge'da buluşmaları gerektiğini söylüyor. | Open Subtitles | مذكور أنّهما من المفترض أن يتقابلا الليلة في (بوينا فيستا لاونج). |
Öyle, ama onu her zaman severdim, onlar tanışmadan önce bile. | Open Subtitles | أجل. لكنها تروقني حتى قبلما يتقابلا. |
Demek Alan tanışmadan 5 yıl önce cinayetleri yalnız başına işliyordu. | Open Subtitles | مما يعنى ان " آلان " كان يقوم بهذا وحده لـ 5 سنوات قبل ان يتقابلا |