Eşcinsel ve transeksüel olmak, yeni varoluş biçimleri yaratmakla ilgili. | TED | كونّنا شاذة ومتحول جنسياً يتمحور حول خلقنا لطرق تعايش جديدة. |
Çoğu insan, dikkatin odaklandığımız şeyle ilgili olduğunu düşünür, fakat ayrıca, beynimizin filtrelemeye çalıştığı bilgi ile de ilgilidir. | TED | يعتقد الكثير من الناس أن الانتباه يتمحور حول ما نركّز فيه، ولكنه أيضاً يشمل المعلومات التي يحاول دماغنا تصفيتها. |
Yani tasarımı bir şey haricinde hiçbir şey bilmediğimiz bir bağlamda yapmak zorundaydık: Bütünüyle dikeylikle ilgili olacaktı. | TED | لذا اضطررنا لوضع تصميم في سياق لم نكن نعرف عنه أي شيء تقريبًا، سوى شيء واحد: أنه سوف يتمحور حول الرأسية. |
Bence evde sağlık etrafında gelişecek yeni bir sistem yaratma zamanı. | TED | اعتقد أنه الوقت المناسب لإيجاد نظام جديد يتمحور حول الرعاية الصحية المنزلية. |
Bu tamamen işçi sendikaları etrafında kurulmuş bir topluluk. | TED | تعد هذه البلدة مجتمعًا يتمحور حول التعاونيات العمالية. |
Fakat 1900'lerin başında bulaşıcı hastalıkla ilgili doğru olan şeyler, artık psikiyatrik hastalıklar için geçerli. | TED | في بدايات 1900، كان القلق الأساسي يتمحور حول الأمراض المُعدية، أما اليوم فهو يتمحور حول الاضطرابات النفسية. |
Yani bu davranış tamamen bir fikri hızlı bir şekilde gerçek hayata geçirmek yada sonucunda düşüncelerinizi geliştirmek ile ilgili. | TED | لذلك فإن هذا التصرف يتمحور حول إحضار الاشياء بسرعة الى الواقع، وأن تتقدم طريقة التفكير بسبب ذلك. |
- En sevdiğin nokta burası mı? - Her şey tabelayla ilgili. | Open Subtitles | هذا مكانك المفضل كل شيء يتمحور حول الإشارات |
Kırsal ekonomi ile ilgili. Çok gizli. | Open Subtitles | إنه يتمحور حول الأقتصاد الريفي أنه غامض جداً. |
Hakim bey, her şey grup davası onayıyla ilgili, o kadar. | Open Subtitles | سيادتك الأمر يتمحور حول شهادة صِنفية لا أكثر. |
Wall Street'teki çılgınlık, sosyallikle ilgili. | TED | إن الهوس في وول ستريت أو شارع المال يتمحور حول الاجتماعية . |
Onu resim yaparken seyrederken, babam bana sanatın süsle ilgili olmadığını, aksine fikirleri iletmek için farklı bir yol olduğunu ve aslında bilgi ve içgörü dünyalarına köprü olacak bir şey olduğunu anlatmıştı. | TED | كما شاهدته يرسم، أبي علمني أن هذا الفن لا يتمحور حول قدرتك على الزخرفة لكنه كان طريقة مختلفة لتواصل الأفكار، وفي الواقع طريقة قد تقيم جسراً بين عالمي المعرفة والبصيرة. |
Tanrım, moruk dünyanın golf oyunu etrafında döndüğünü sanıyor. | Open Subtitles | يا إلهي، المسنّ يظن أن العالم يتمحور حول مباراة غولف |
Tüm işim çöp ve pisliklerin etrafında dönüyor, ki şikayetçi değilim bu durumdan. | Open Subtitles | وعملي يتمحور حول القاذورات والنفايات وانا اقبل بهذا |
Yahudi mistisizminin büyük bölümü sayılar etrafında döner. | Open Subtitles | وجزء كبير من التصوف اليهودي يتمحور حول الأرقام |