Hadi onlara kulak verelim böylece her yerde işe yaradığını ispat edebilsinler. | TED | دعونا نعطيهم الاهتمام حتى يتمكنوا من اثبات انها تنجح في كل مكان. |
Elfler üç vuruş yapmış olamazlar, böylece bu ikisi eleniyor. | TED | الجان لم يتمكنوا من تحقيق ثلاث، وهذا يلغي هذين الاثنين. |
böylece evlerini soymadan herhangi bir kan temizlemek zorunda kalmadan. | Open Subtitles | حتى يتمكنوا من سرقة منازلهم دون الحاجة لتنظيف أي دم |
Dolayısıyla biz yardımcılarımıza eğitim veriyoruz Onlar da dijital bariyerleri yıkmak için bize yardım ediyorlar. | TED | لذا ما نقوم به هو تدريب المساعدين حتى يتمكنوا من المساعدة في كسر الحاجز الرقمي. |
gerçekleştirebileceğinizi mi sanıyorsunuz ? böylece teşhis sürecinde dört-beş yıl kadar zaman kazanmış oluyorsunuz, böylelikle Onlar, | TED | وبذلك نكسب الوقت في عملية التشخيص تصل لأربع أو خمس سنوات حتى يتمكنوا من وضع خطة لها |
Deneyen çok oldu, ama başaramadılar... | Open Subtitles | الكثيرون قد حاولوا و لم يتمكنوا من الذهاب |
Bir şekilde başarırlar ama saat... | Open Subtitles | سوف يتمكنوا من العبور، لكن حتى الساعة ... |
Masa örtüsü olmadan devam ediyorlar. zeplini koymak için bir yer arıyorlar böylece öğle yemeklerini yiyebilirler. | TED | يتابعون الرحلة بدونه باحثين عن مكان ليوقفوا هذا الشيء حتى يتمكنوا من تناول الغداء |
Hepsi öğrenmeye çok hevesliydiler böylece oyunu da bitirebildiler. | TED | وكان جميعهم حريصين على التعلم حتى يتمكنوا من إنهاء اللعبة ايضاً. |
Otlakları ve ormanları seyreltmek ve böylece daha fazla ürün yetiştirmek için yangın çıkarırlardı. | TED | استخدموا النار لإحراق الحقول ولتصغير غابات محددة كي يتمكنوا من زيادة الطعام أكثر |
Nefeslerini kesmek, şok etmek istedim. böylece akılsız, gülen kalabalıklar gibi değil de bireyler olarak acımı tutabilir, hikâyemi dinleyebilirlerdi. | TED | أردت أن أخطف أنفاسهم، أن أصدمهم، حتى يتمكنوا من الاستماع إلى قصتي وأقبض ألمي كأفراد، ليس كحشود ضاحكة وطائشة. |
En parlak hamlesi yendiği dağınık göçebeleri kendi askerleri arasına almaktı. böylece tekrar karşısına çıkmalarını önledi. | TED | كانت أكثر تحركاته ذكاءً هي تشتيت البدو الذين غزاهم بين جنوده حتى لا يتمكنوا من التحالف ضده. |
Bu, kendi kokularını yırtıcılardan gizler ve onları parazitlerden korur. böylece mışıl mışıl uyuyabilirler. | TED | يُخفي هذا رائحتهم عن المفترسات ويحميهم من الطُفيليّات، حتي يتمكنوا من النوم بهناء. |
Güvende oluruz. Çıkamayız ama Onlar da içeri giremez. | Open Subtitles | سيكون آمنًا ربما ، لن نتمكن من الخروج لكن لن يتمكنوا من الدخول |
Onlar da, kendilerine verilen talimata bağlı kalarak, düğün şölenimize yaraşır... bu enfes yemekleri sağladılar. | Open Subtitles | في الطريق كان يدرس أنا ' حتى يتمكنوا من شأنه أن يوفر أعظم حساسية لهذا وليمة عرس. |
böylece Onlar ancak şu iki bölümden girebilirler. Tamam. | Open Subtitles | وبعدها لن يتمكنوا من الدخول سوى عبر هذين الممرين |
Bu şeyi çalıştırmayı bırak açmayı bile başaramadılar. | Open Subtitles | حتى الآن، لم يتمكنوا من فتحه.. ناهيك عن تشغيله |
-Sırtta taşınan kişisel jetleri henüz mükemmelleştirmeyi başaramadılar. | Open Subtitles | لم يتمكنوا من تصميم الحزام الصاروخي الشخصي بإتقان بعد |
Sağlık ekipleri derhal olay yerine ulaşsa da çocuğu hayatta tutmayı başaramadılar. | Open Subtitles | المسعفون تم استدعاءهم إلى الموقع لكنهم لم يتمكنوا من إنعاش الطفل |
Yemek bulmayı başarırlar. | Open Subtitles | يتمكنوا من إيجاد الطعام. |
Umarım başarırlar. | Open Subtitles | -آمل أن يتمكنوا من ذلك . |