Makine onun yerine nefes alıyor. Ciğerlerine canımın istediğini yapabilirim. | Open Subtitles | الجهاز يتنفس نيابةً عنها يمكنني أن أفعل ما أريد برئتيها |
İyi haber hala nefes alıyor ve nabzı da düzenli. | Open Subtitles | الخبر الجيد أنه ما زال يتنفس و لديه نبض منتظم |
- Biri uyuyor, derin nefes alıyor. - Eve gider, uyurdum. | Open Subtitles | و شخص ما نائم يتنفس ببطىء سوف أعود الى المنزل و أنام |
Başım ağrıyor dedi, ben de onu yatırdım. nefes almıyor galiba. | Open Subtitles | قال أنّه يُعاني من صداع، فوضعته في الفراش مباشرةً، لا أعتقد أنّه يتنفس |
Bu yaşayan şey, nefes alan canlı şey son nefesini alıyor. | Open Subtitles | ذلك الشيئ الحي ذلك الشيئ الذي يتنفس يأخذ اخر نفس له |
- Kalp krizi geçirdi. Ama hala nefes alıyor. | Open Subtitles | أصيب هذا المسكين بنوبة قلبية أظنة ما يزال يتنفس,مع ذلك |
Çocuğu bırakın. Hala nefes alıyor. | Open Subtitles | فرانكي,اترك هذا الفتى و شأنه ما زال يتنفس |
Yatağa yakından çekim istiyorum. Hâlâ nefes alıyor. Chloe nerede? | Open Subtitles | اقترب من صدره مازال يتنفس "أين "كوليه حاضر يا سيدي |
Kendi başına nefes alıyor. Hayati fonksiyonları iyi. | Open Subtitles | إنه يتنفس طبيعيا جميع وظائفه الحيوية بخير |
Nabız yok, ama bunun bir anlamı olup olmadığından emin değilim. Hala nefes alıyor. | Open Subtitles | لا استطيع ايجاد نبض ولكن لا اعلم اذا كان هذا يعنى اى شىء.انه ما زال يتنفس. |
Anüsü ile nefes alabilen bir adam tanıyorum, akvaryumda kıçına boru geçirerek nefes alıyor... | Open Subtitles | أعرف شخصياً رجلاً يتنفس من مؤخرته عن طريق نقع الخيوط في حوض الأسماك ووضعها في القولون |
Akciğerlerinde sıvı toplanması var, dakikada 50 kez nefes alıyor bir an önce entübe edilip, solunum cihazına bağlanmalı. | Open Subtitles | لديه سائل برئتيه يتنفس بنسبة 50 يحتاج لوضع أنبوب به و توصيله بجهاز تنفس |
Tamam, terliyor ve hızlı nefes alıyor, ve regülatörün bu açısıyla... | Open Subtitles | , انه متعرق و يتنفس بسرعة و بزاوية هذا المنظم انه اندحاس قلبي |
Şüpheli yaşam belirtisi göstermiyor. nefes almıyor. | Open Subtitles | المشتبه به لا يظهر اي اشارت حيوية انه لا يتنفس |
- Ölü bir ay yada gezegen yerine yaşayan, nefes alan bir yer halini alacak. | Open Subtitles | بدلاً من قمر عديم الحياة، سيكون كوكب يتنفس بالحياة قادر على الحفاظ على مظهر الحياة الذي نراه مناسباً للعيش عليه |
Eğer ev hayaletliyse, ölümün nefes alıp verişini duyabiliriz diye. | Open Subtitles | إن كان مطارد ، فلن تسمعي إلاّ صوت الموت يتنفس |
- Minibüsü nereden buldun? - Şimdi olmaz, bırak da nefes alsın. - Zak! | Open Subtitles | من اين حصلت على الشاحنه ايها الطفل ليس الان دعه يتنفس |
İsa aşkına, çoğu zaman onun Nefes aldığını bile güç bela söyleyebiliyorsun. | Open Subtitles | رباه, يمكنك بالكاد معرفة أنه يتنفس نصف الوقت |
solunum cihazına bağlı ve şimdilik o cihaz sayesinde yaşıyor. | Open Subtitles | أعضائه تصاب بالفشل إنه على جهاز تنفس صناعي وهو يتنفس له الآن |
Bir deri bir kemik kalmış, 36 kilo civarında, solunum cihazına bağlı yaşayan. | Open Subtitles | كان جلده وعظامه يزنون حوالي 80 باوند كان يتنفس عن طريق التنفس الصناعي |
Ama sonraki sahnede, kedi normal bir şekilde nefes alıyordu. | Open Subtitles | لكن في المشهد التالي ، القط كان يتنفس بأريحية |
Aşk olmayınca, insan nefes alır ama yaşamaz. | Open Subtitles | لو لم يكن هناك حب لن يقدر الإنسان أن يتنفس و ساعتها لن تكون هناك حياة |
Ama bu seferkinin nefesi ve kalp atışı var, ve çok organik hissettiriyor. | TED | ولكن هذه المرة انه يتنفس .. وله نبضات قلب انه حيوي جدا |
Yani, bu adam vücut kimyasını yükseltecek her şeyi soluyor, içiyor ve kendine enjekte ediyor ve tüm testler normal çıkıyor. | Open Subtitles | إنه يتنفس و يشرب و يحقن نفسه بكل شئ كي يضاعف كيميائية جسده و رغم ذلك كل الفحوصات طبيعية |
Harkonnen havasını soluyan Harkonnen kalmayıncaya kadar öldüreceğiz. | Open Subtitles | سنقتل حتى ينتهى كل اركانيز يتنفس هواء كوكبنا |
Belki de gaz odası için alıştırma yapıyordur. Derin nefes almasını söyle ona. | Open Subtitles | من المحتمل انة يستعد لغرفة الغاز اخبرة ان يتنفس بعمق |
Benes Soluk aldığında oksijeni tanka itmek için yeterli basınç oluşacaktır. | Open Subtitles | و عندما يتنفس بينز يجب ان يكون هناك ضغط كافى لرفع الاكسجين فى الخزان |