Ben destek veriyorum. Onlar arkamdan fısıldaşıyor. | Open Subtitles | أنا أظهر دعمي لكم و هم يتهامسون و يشيرون |
Saat üç yönündeki havalı çocuklar fısıldaşıyor. | Open Subtitles | هناك أطفال رائعين يتهامسون باتجاه الساعة الـثالثة |
Herkes fısıldaşıyor, bahse girerim onun hakkındadır. | Open Subtitles | الجميع يتهامسون وأعلم أنهم يتحدثون عنها |
Annem ve Maria hep fısıldaşıp dururlardı ama zaten birbirlerine çok benzerlerdi. | Open Subtitles | كان لدى أمي وماريا الكثير من الأشياء التي يتهامسون حولها دائما لكنهما بعد ذلك أصبحا مثل بعضهما |
Yan yanaydılar, fısıldaşıyorlardı. | Open Subtitles | كانوا يقفون بالقرب من بعضهم البعض , يتهامسون |
Sürekli fısıldaşıyorlar tamam mı! | Open Subtitles | إنهم يتهامسون دائماً، حسناً؟ |
Anket sonuçlarını alan arkadaşlar fısıldaşıyor sonuca bana kimin nasıl söyleyeceğini tartışıyorlardı. | Open Subtitles | كانت الأرقام تأتي وكان الجميع يتهامسون فيما بينهم في كل مكان... |
İnsanlar aralarında fısıldaşıyor. | Open Subtitles | ان الاشخاص يتهامسون |
İnsanlar kapalı kapılar ardında fısıldaşıyor. | Open Subtitles | هناك أشخاص يتهامسون سرا |
İnsanlar Robert ve benim hakkında fısıldaşıyor. | Open Subtitles | (الناس يتهامسون عنى انا (روبرت |
Her geçtiğimde fısıldaşıp, bana pis pis bakıyorlar. | Open Subtitles | دائماً يتهامسون عنى و ينظرون الى نظرات مريبة |
Başka bir gün de yine fısıldaşıyorlardı. | Open Subtitles | ... وفي يومً آخر كانوا يتهامسون , مرة آخرى |
Kendi aralarında fısıldaşıyorlardı. | TED | كانوا يتهامسون سويًا. |
Çünkü fısıldaşıyorlar. | Open Subtitles | لأنهم يتهامسون |