"يتورط" - ترجمة من عربي إلى تركي

• başı
• dahil
• Örneğin
• bulaşır
• bulaşmaz
• karışmasını
• karışan
• karışmamış
• işe bulaştırmak

Ama hatalıysan, bu işe karışan herkesin başı tarif edemeyeceğim kadar belaya girer.
وإذا كنتى مخطئة كل شخص يتورط بهذا فسوف يصنع به أفعال لا أستطيع أن أوصفها

başı belaya giren ilk kişi sen değilsin.
انت لست اول رجل يتورط فى هذه المعمعة.

Herhangi bir şekilde dahil olan herkesin var oluşlarının sona ermesini istedim.
حسناً ، اردت ان يتورط الجميع بااي طريقة فقط للتوقف عن التواجد

Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür.
"ولكنها ترى كل شيء" "جرائم عنيفة، يتورط بها أناسٌ عاديين"

Neden senin gibi saygın bir doktor, karaborsa organ satışına bulaşır?
لم طبيب محترم مثلك يتورط في بيع أعضاء في السوق السوداء؟

Ama son kuruşuma kadar bahse girerim ki Chris uyuşturucuya bulaşmaz. Kumar olacağını da sanmam.
مع ذلك أنا أراهن بآخر دولار أن كريس لايمكنه أن يتورط في ذلك ولا أتوقع المقامرة أيضا

Karının isminin böyle bir skandala karışmasını isteyeceğini düşünmemiştim.
لا أعتقد أنك ستريد لإسمها أن يتورط في فضيحة كهذه

Çünkü eğer Lex haklıysa, işe karışan herkes tehlikede.
لأنه إذا كان ليكس محق كل شخص يتورط في هذا إنه في خطر

Görünüşe bakılırsa birkaç orospu arasında kavga olmuş ama o, olaya karışmamış.
علي ما يبدو انه كان هناك شجار مع بعض العاهرات و لكنه لم يتورط فيه

Sorun değil, onu da tedavi ettirecek paramız var çocuklarımızın başı belâya girdiğinde, rüşvet verecek kadar para birikiyor.
لامشكلة،لديناالماللحلتلكالمشكلة... مع ما يكفينا لحل أي مشكلة قد يتورط فيها أطفالنا

Yanlış laflar ettikleri için beyazların başı derde giriyor.
سوف يتورط أبيض لو قال كلمة خاطئة

Polislerle başı hiç belaya girmemiş.
لم يتورط أبداً في المشاكل مع الشرطة

Peki, onu nasıl bu işe dahil ettin?
وكيف جعلته بالضبط يتورط فى المشاركة في هذا؟

Dediğim gibi, ajanlarımızdan biri suça dahil olduğunda onun için geçici bir soruşturma açarız.
لذا , كما قلت عندما يتورط احد عملائنا في أنشطة إجرامية نفتح تحقيق

O kötü bir çocuk, Terry,biliyorsun ve sen Sean'in buna dahil olmasına izin vermemelisin.
إنه فتى سئ ، تيرى أنت تعلم ذلك ولا يجب عليك ترك سين يتورط معه

Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür.
"جرائم عنيفة، يتورط بها أناسٌ عاديين"

Örneğin, normal insanların işlediği şiddetli suçları görür.
جرائم عنيفة، يتورط بها" "أناسٌ عاديين

Eğer Mitch kirli hamlelere başvurursa, sana da bulaşır.
أفهم أنك إذا تركت ميتش يتورط, فإنك ستتورط, أيضا.

Dr. Brookner, biraz aklı olan hiç kimse eşcinsel politikasına bulaşmaz.
دكتورة "بروكنر".. لا أحد بنصف عقل يتورط في السياسة المتعلقة بالمثليين.

Bu boka karışmasını istemediğimi sana söylemiştim.
أخبرتك أنني لا أريده أن يتورط في هذا الهراء.

Bu tarz bir kavgaya karışan tipte bir adam istemiyorum.
أنا لا أُريد الرجل الذي يتورط في المشاكل

Porter sorgulanmış ama karışmamış.
حين غزونا سنة 2003 تم استجواب " بورتر " لكنه لم يتورط

Onun adını bu işe bulaştırmak istemem.
كلا, لا أريد أن يتورط اسمه في هذا الأمر.