Şimdi evrenin genişlediğini bile biliyoruz. | Open Subtitles | كمجرة درب التبانة ولكنها منفصلة عنا الآن نحن نعرف أن الكون يتوسع |
Onları kullanarak Evren'imizin genişlediğini keşfettik. | Open Subtitles | وبإستخدام هذه الخطوط اكتشفنا أن كوننا يتوسع |
Hepimiz biliyoruz ki evrenimiz büyüyor, fakat yavaşlıyor mu, yoksa hızlanıyor mu, hmm? | Open Subtitles | ترجمة برق99 جميعنا نعلم أن الكون يتوسع ولكن هل هذا التوسع تتباطؤ سرعته أم يتسارع؟ |
Avcı ordum öyle bir genişler ki hiçbir şey onun önünde duramaz. | Open Subtitles | وجيشيّ الصيادين سوف يتوسع حتى لا شيء يقف في طريقه. |
Bu başarıyla, örgütünü büyük bir şekilde genişletiyor. | Open Subtitles | وبنجاحاته المتتالية، يتوسع ليقيم .منظمة ضخمة |
Ateşin ısısı arttıkça yanmanın oluşturduğu karbondioksit ve su buharı genişliyor. | TED | أثناء ازدياد درجة حرارة النار، فإن ثاني أكسيد الكربون وبخار الماء المتولد من الاحتراق يتوسع. |
Çelik 100 santigrat derecede 3 santimetreküp genleşir o cıvatalar yerinden fırlar. | Open Subtitles | تحت حرارة مائة درجة مئوية فإن الفولاذ يتوسع ثلاثة سنتيمتر مكعب. وتلك المسامير ستُقتلع من أماكنها للتو مباشرةً. |
Uzay sınırsız ölçüde genişleyebilir, daralabilir ve bükülebilir. | Open Subtitles | يستطيع الفضاء أن يتوسع و ينكمش و يطوى بدون حد |
Tohum sayesinde durmadan genişleyen sanal dünyaların merkezi o yıkılan kale değil mi? | Open Subtitles | إن الفضل يعود إلى البذرة لكون العالم الإفتراضي يتوسع بشكل لا نهائي، وهي القلعة التى اختفت، صحيح؟ |
Evet, ilk kısım 1929 yılında başlıyor. Büyük astronom Edwin Hubble'ın uzaktaki galaksilerin bizden giderek uzaklaştığını fark ederek uzayın kendi kendine esnediğini, genişlediğini ortaya koymasıyla. | TED | حسناً ، يبدأ الجزء الأول في الماضي في 1929 عندما أدرك الفلكي العظيم ادوين هابل ان المجرات البعيدة تتباعد في عجلة عنا بما يؤسس ان الفضاء نفسه يتمدد يتوسع |
Evrenimizin genişlediğini ilk fark eden kişi Edwin Hubble'dı. Galaksilerin gittikçe birbirinden uzaklaştığını fark etmişti. | TED | كان إدوين هابل أول من لاحظ أن الكون يتوسع من خلال ملاحظة أن المجرات تبدو وكأنها تطير متباعدة عن بعضها البعض أكثر فأكثر. |
Yani, eğer bir değişkense, büyüyor ve küçülüyordur. | Open Subtitles | إذن لو كان متغير يتوسع ويتقلص بشكل شديد |
Malum topluluk çok hızlı bir şekilde büyüyor. | Open Subtitles | تعرف , المجتمع يتوسع يشكل سريع |
Gözbebekleri genişler ve siyah görünür. | Open Subtitles | البؤبؤ يتوسع ويزداد اسوداد العينين |
Atmosferi süratle genişler. | Open Subtitles | غلافه الجوي يتوسع بسرعة |
Evet, ama Küresel ısınma böcek nüfusu için mikro klimayı genişletiyor. | Open Subtitles | نعم، الإحتباس الحراري يتوسع مناخ مناسب لتكاثر الحشرات |
Eğitimimiz psişik farkındalığını genişletiyor. | Open Subtitles | تدريبنا كان يتوسع في وعيك النفسي |
Şu anımızı da biliyoruz: bilim adamlarının galaksilerin hareketi üzerine gözlemleri gösteriyor ki, evren artan bir hızda genişliyor. | TED | ونحن على علمٍ بحاضرنا: فملاحظات العلماء حول حركة المجرات تخبرنا بأنّ كوننا يتوسع بسرعة. |
Çelik 100 santigrat derecede 0.03 santimetreküp genleşir o cıvatalar yerinden fırlar. | Open Subtitles | تحت حرارة 100 درجة مئوية الفولاذ يتوسع بنسبة 0.03 سنتيمتر مكعب، وتلك المسامير ستنتزع فوراً من مكانها |
Yükselebilir, genişleyebilir ve engelsiz bir şekilde Allah'ı arayabilir. | Open Subtitles | " الذي قد يعلو و يتوسع إلى أن يصل للرب " |