ويكيبيديا

    "يثقل" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ağır
        
    • yükünü
        
    • sırtında
        
    Ben saf bir ruh değilim... ama vücudu kendine ağır gelen bir adamım. Open Subtitles لستُ روحاً صافيا بل أنا إنسان ولشقي الجسدي حِملٌ يثقل كاهلي
    ağır mide zihni gölgeler. Böylece günaha karşı koyamazsınız. Open Subtitles ،الجسم الثقيل يثقل على العقل وهو ما يؤدي بك للاستسلام للخطيئة
    Eğer kalbin ağır geliyorsa en iyi tedavi cezadır. Open Subtitles عندما يثقل فؤادك، دعني أخبرك، العقاب الحقيقي رحمة.
    Dünyanın yükünü omuzlarında taşıdığında insanları kendine yaklaştırman, onlara güvenmen pek kolay olmuyor. Open Subtitles عندما يثقل العالَم كاهلك يصعب الانفتاح على الناس والثقة بهم
    Biz ama çocuklar. Başka bir şey ama sırtında elbise, Arzu nasıl denetlemek için hiçbir fikri yoktu. Open Subtitles كنّا طفلين لا يثقل ظهرينا إلّا ثيابنا، تحدونا رغبة نجهل كيفيّة تطويعها
    Anlamalısın, bu vicdanıma ağır bir şekilde yük olmadığında, gün geçmiyor. Open Subtitles عليك ان تفهم انه لا يمر يوم بدون ان يثقل ذلك على ضميري
    Anlamalısın, vicdanıma ağır gelmeyen bir gün bile geçmiyor. Open Subtitles عليك أن تفهم أنه لا يمر يوم لا يثقل ذلك ضميري
    ağır mide zihni gölgeler. Open Subtitles إن الجسم الممتليء يثقل على العقل
    Nasıl insana ağır geldiğini hatta kendini soyutlamasına neden olduğunu. Open Subtitles كيف يمكن له أن يثقل كاهلك، يعزلك حتّى
    Vicdanıma çok ağır geliyordu. Open Subtitles كان يثقل كثيراً على ضميري
    Stacy kocasıyla ilgili bir konuda içini döktü ve artık bana ağır gelmeye başladı. Open Subtitles ستيسى) أفضتْ إلىّ بسرٍّ عن زوجها) وهذا يثقل كاهلى بشدة وما الذى أفعله
    Bu sana ağır geliyordur. Open Subtitles وهذا لم يثقل اي شيء عليك
    Aida'nın birkaç günü vardı. ağır gelmiş olmalı. Open Subtitles أيدا" ستحتاج أيام فقط " وهذا يثقل عبئها
    - Ruhunun üstünü mirasının ağır yükü kaplamış ama her zaman böyle olmayacak bunu bilmemesine rağmen Minos seni güzelce ilerideki görev için hazırladı. Open Subtitles العبء الذي ورثته يثقل ...كثيراً على روحكِ و لكنّه لنْ يكون كذلك دوماً (على الرغم من كونه قدْ لمْ يعلم ذلك, قام (ماينوس بتحضيركِ جيداً للواجب الذي أمامكِ
    Dünyanın yükünü omuzlarında taşıdığında insanları kendine yaklaştırman, onlara güvenmen pek kolay olmuyor. Open Subtitles عندما يثقل العالَم كاهلك يصعب الانفتاح على الناس والثقة بهم
    Eyaletler sadece bir eyaletin yükünü taşıyarak ekonomik dengeyi sağlayabilir. Open Subtitles بطريقة منصفة لكافة الولايات... ... لكي لا يثقل أحد كاهل الدولة...
    Bunun senin sırtında epey süredir bir yük olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعرف أن هذا كان يثقل عليك كل هذه المدة
    Bunun senin sırtında epey süredir bir yük olduğunu biliyorum. Open Subtitles أعرف أن هذا كان يثقل عليك كل هذه المدة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد