Sana söylemem gereken bir şey var, ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك شيء يجب أن أخبرك به و لكن لا أعرف كيف |
- Evet, çok isterim, ama benim de Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | كم يسعدني ذلك، لكن هناك ما يجب أن أخبرك به أيضاً |
Sana söylemem gerek. | Open Subtitles | أنا يجب أن أخبرك. أنا حقا خائب الأمل فيك. |
Ray, sana söylemem gerekiyor biz çok büyük bir şey yakaladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | راي ، يجب أن أخبرك نظن أنك مقدم علي شئ كبير هنا |
Millet, söylemek zorundayım, şu anda birsürü asık surat görüyorum. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك إني أرى كثير من الوجوه مكتئبة |
Bilmen gereken bir şey var, Sana söylemem gereken bir şey. | Open Subtitles | ثمة شيء عليكِ معرفته، شيء يجب أن أخبرك به |
Ve şimdi Sana söylemem gereken bir şey var. Gerçekten baban benim. | Open Subtitles | والآن هناك شيء يجب أن أخبرك به، أنا والدك الحقيقي |
Bekle, Sana söylemem gereken önemli birşey var. | Open Subtitles | إنتظرى، هناك شئ مهم يجب أن أخبرك به، حسناً؟ |
Benimde Sana söylemem gereken önemli haberlerim var. | Open Subtitles | لدي أخبار مهمة جداً يجب أن أخبرك اياها بنفسي |
Ama Sana söylemem gereken kötü haberler var. | Open Subtitles | لكن هناك بعض الأخبار السيئة يجب أن أخبرك بها |
Hemen! Bak Liz, Sana söylemem gereken bir şey var. | Open Subtitles | الآن أنظري يا "ليز" هناك شيئا يجب أن أخبرك به |
söylemem gerek, Jimmy, Beni biraz kaygılandırdın | Open Subtitles | . انا يجب أن أخبرك , انك جعلتنى اقلق الى حد ما |
-Sana bir şey söylemeliyim Kalbin kırılacak ama söylemem gerek | Open Subtitles | على أن أخبرك بشيئ أعلم أن هذا سيجرحك لكن يجب أن أخبرك |
söylemem gerek, dostum, eve gitmeye can atıyorum. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك يا رجل انا مستعد للغاية لأعود الي المنزل |
Bak, sadece canım sıkılıyordu ve gittim. Bunu daha kaç kez söylemem gerekiyor? | Open Subtitles | لقد ذهبت الى هناك لأني اريد، كم من مرة يجب أن أخبرك هذا؟ |
Önce söylemem gerekiyor, sonra söylememem. | Open Subtitles | في البداية يجب أن أخبرك، ثمّ لا يجب أن أخبرك. |
Ameliyatı deneyebiliriz ama size söylemek zorundayım; bence ihtimal çok düşük. | Open Subtitles | يمكننا أن نحاول بالجراحة لكنّي يجب أن أخبرك أعتقد ان الإحتمالات بسيطة جدا |
söylemem lazım, ebeveyn öğretmen toplantıları için çıtayı oldukça yükselttin. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك, لقد رفعت المستوى عالياً لمؤتمرات المعلمين والأباء |
İtiraf etmeliyim ki, o konuda şaka yapıyorsun sandım. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك بأنني أعتقد .. أنك كنت تمزح بشأن هذا الأمر |
Söylemeden edemeyeceğim, son bölüm eklendiğinde bile... mülkiyet karinelerini neyin sınırlandıracağı... ya da hafifletici unsurların neler olduğu anlaşılmıyor. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك أيها المفوض أنه حتى مع إضافة الجزء الأخير لا أفهم ما الذي يؤهل أو لا يؤهل بالضبط أو يبرر تخمين الملكية |
Ve şu anda Sana söylemeliyim ki bunun olasılığı, fazla değil. | Open Subtitles | وأنا يجب أن أخبرك فى هذه اللحظه الإحتمالات ؟ ليست جيده |
Daha kaç kez kıyafetlerimi çalmamanı söyleyeceğim? | Open Subtitles | كم مرة يجب أن أخبرك أن تتوقف عن سرقة ملابسي؟ |
Kaybettiğim an sana söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | كان يجب أن أخبرك في اللحظة التي لم أجده فيها. |
Şunu söylemeliyim ki hiçbir olumlu yanıt verilmedi ve bu sonuçtan dolayı bu ülke artık Almanlarla savaştadır. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك الآن و لا أي مشروع استلم و ذلك بالنتيجة |
Parti vereceğini söylemeliydim. | Open Subtitles | كان يجب أن أخبرك مسبقا عن حفلة إدي الخاصّة |
Size söylemem gereken bir şey var. Bunu duyduktan sonra bana güveneceğinizden emin değilim. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك بشئ لا أعرف إن كنت ستثق بي بعد أن تسمعه |