Oraya gitmeliyim ve tamamen panik yapmalıyım. | TED | لهذا يجب أن أصل إلى هناك وأكون في حال فزع مطبق. |
Çabuk halledelim şu işi. İşe gitmem lazım. | Open Subtitles | هيا لنجعل هذا بسرعة , يجب أن أصل إلى العمل |
Hafta sonunda Los Angeles'de olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أصل لوس أنجليس بحلول نهاية الأسبوع |
Hangi yolla gidersek gidelim, varmam gereken yere, hareketten en geç 20 saat sonra ulaşmalıyım. | Open Subtitles | وبأي حال يجب أن أصل لهدفي خلال 20 ساعة من لحظة مغادرتنا |
Acilen gitmem gerek, beni alırmısınız lütfen? | Open Subtitles | أعذرني، يجب أن أصل سريعاً هل يمكنك توصيلي رجاء؟ |
O kıza ulaşmam lazım. Hayır, hayır, çok tehlikeli. | Open Subtitles | يجب أن أصل إلى تلكَ الفتاة - كلا ، إنّها مخاطرة كبيرة جداً - |
Maureen'e, Frank ve Dee'den önce ulaşmam gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً، يجب أن أصل الى موريين قبل فرانك وديي |
Ama Halderville'e hemen gitmeliyim gelecek perşembe değil. | Open Subtitles | لكني يجب أن أصل إلى هالدرفي الآن وليس الخميس القادم كيف أصل إلى هناك بدون خريطة؟ |
Los Angeles'a gitmeliyim. | Open Subtitles | يجب أن أصل إلى لوس أنجليس كان علي أن أصل منذ ساعات |
Hayır, lütfen. Hemen limana gitmeliyim. Eve gitmek için son şansım bu. | Open Subtitles | لا أرجوكم أرجوكم ، يجب أن أصل إلى الميناء ، تلك فرصتي الوحيدة للعودة إلى وطني |
- Evime gitmem lazım. Ben... - Benimle gel! | Open Subtitles | يجب أن أصل إلى البيت بنفسي هل تأتين معي وتساعديني في ايجاد طعام |
gitmem lazım. 5 dakikaya öğretmenlik yapacağım. | Open Subtitles | يجب أن أذهب , يجب أن أصل في خمسة دقائق |
Bambu dansına çalışabilmek için erkenden gitmem lazım böylece beden eğitimini geçip üniversiteye gidebilir ailemden daha iyi bir jenerasyonda olabilirim çünkü görünüşe göre tüm geleceğim lanet bir çift sopadan atlamama bağlı. | Open Subtitles | يجب أن أصل مبكرا لكي أتمرن على الترنين لكي أنجح في التربية البدنية لكي أتمكن من الإلتحاق بالجامعة لكي أكون الجيل الذي يحقق ما هو أفضل من أبويه |
Babamı bulmam lazım. İyi olduğundan emin olmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أصل إلى أبي يجب أن أتاكد بأنه بخير |
Gerçekten kötü bir şey olmadan ona ulaşmalıyım. | Open Subtitles | يجب أن أصل إليه قبل أن يحدث شيئ سيئ جداً |
Gerçekten eve gitmem gerek. | Open Subtitles | النظرة، أنا حقا يجب أن أصل إلى البيت. |
- Ama benim buraya ulaşmam lazım. | Open Subtitles | يجب أن أصل لهنا |
Şeye ulaşmam gerekiyor... Şu... Hani... | Open Subtitles | و يجب أن أصل إلى منطقة التجميد... |
Ona yardım edebilirim ama ona bir an önce ulaşmam gerek. | Open Subtitles | أستطيع مساعدتها, ولكن يجب أن أصل أليها الآن |
Şu Giriş/Çıkış kulesine gitmem gerekiyor. | Open Subtitles | يجب أن أصل لبرج وحدات الإدخال والإخراج |
Ya yarina kadar oraya gidecektim ya da 25 milyon dolari kaybedecektim. | Open Subtitles | كان يجب أن أصل في اليوم التالي أو أخسر 20 مليون دولار |