Suçtan sorumlu değiliz ama bunun vicdan yüküyle yaşamak zorundayız! | Open Subtitles | ربما لا نكون مجرمين و لكننا يجب أن نعيش مع ضميرنا |
Neden çöplüklerin dibinde ve varoşlarda yaşamak zorundayız? | Open Subtitles | لماذا يجب أن نعيش بجانب مكب النفايات والأحياء الفقيرة؟ |
Önümüzdeki 100 yıl boyunca bu slogan ile yaşamak zorundayız. | Open Subtitles | يجب أن نعيش مع هذا الشعار للمائة عام المقبلة |
Önemli konulardan biri hakkında konuşmak istiyorum, belki de en önemlisi: Nasıl beraber yaşamalıyız? | TED | أريد أن أتحدث عن واحد من أكبر الأسئلة، ربما أكبرها: كيف يجب أن نعيش معا؟ |
Bu bizi orjinal sorumuza döndürüyor: Beaber nasıl yaşamalıyız? | TED | بالتالي سنعود إلى سؤالنا الأصلي: كيف يجب أن نعيش معا؟ |
Bunun bizi yıkmasına izin veremeyiz! yaşamak zorundayız! | Open Subtitles | لا يمكن أن ندع هذا يحبطنا يجب أن نعيش |
Ama burada başka kurallarla yaşamak zorundayız. | Open Subtitles | . ولكننا يجب أن نعيش بقواعد مختلفة هنا |
İşimiz için, kimliklerimiz için böyle yaşamak zorundayız. | Open Subtitles | ...يجب أن نعيش بهذه الطريقة من أجل وظيفتنا، وغطائنا |
Kardeş gibi yaşamalıyız. Burada birlikte olmalıyız. | Open Subtitles | نحن يجب أن نعيش كإخوة يجب أن نكون هنا معا |
Biz küçük... o küçük dünyamızda yaşamalıyız. | Open Subtitles | . وينبغى علينا أن نتمسك بالأشياء الصغيره . يجب أن نعيش فى عالم صغير |
Her günü son günümüzmüş gibi yaşamalıyız, dostum. | Open Subtitles | يجب أن نعيش كل يوم كأنه الاخير في حياتنا يا رجُل. |
İki fikri de inkâr edilemez ve eşit olarak düşünün çünkü artık böyle yaşamalıyız insanlığın son devrindeyiz. | Open Subtitles | ثبّتوا تلك الفكرتان على أساس أنّهما غير قابلتان للجدل و متماثلتان لأنّه هكذا يجب أن نعيش الآن في آخر دهرٍ للرجل. |
Evet, anı yaşamalıyız. | Open Subtitles | لأ اري ما المانع؟ أجل يجب أن نعيش اللحظة |