- Birini öldürmek zorunda kaldım. - Sahiden güzel bir masa. | Open Subtitles | كان يجب على أن أقتل رجلا حسنا ، إنها حقا طاولة ممتازة |
Bir foğrafçı değil, bir katil aradığımızı kendime hatırlatmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | أقصد، يجب على أن أواصل تذكير نفسي أننا نبحث عن قاتل، ليس مصوّر |
Bu parmaklarla kendim takmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | و يجب على أن أصلح هذا بتلك الأصابع |
Bu parmaklarla kendim takmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | و يجب على أن أصلح هذا بتلك الأصابع |
Başka bir taşıt bulmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | كان يجب على أن أجد وسيلة هروب أخرى |
Bu yüzden bunu yapmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | لهذا يجب على أن أفعل هذا |
Ayrılmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | -كان يجب على أن أذهب |