Dediğim şey, vücudum bebek istediğimi düşünmemi sağlıyor. Ama vücudum benim patronum değil. | Open Subtitles | لا، في الحقيقة قلت أن جسدي يحاول أن يجعلني أفكر بأن أحظى بطفل |
Onu tanıdı, bu da içeriden birilerinin işi olduğunu düşünmemi sağlıyor. | Open Subtitles | هو تعرّف عليهِ، ممّا يجعلني أفكر بأنّه مشتركاً معه. |
Ama arkamda bıraktığım çocukları düşünmemi sağlıyor. Onlar gibi değillerdi. | Open Subtitles | لكن هذا يجعلني أفكر بكل الأطفال الذين تركناهم هناك لم يكن الامر كهذا بالنسبة لهم. |
Fakat uzun zamandır buradasın, bu seni burada tutan bir şeyin olabileceğini düşündürüyor, annenin bilmesi gereken bir şeyin. | Open Subtitles | ولكنك هنا منذ فترة طويلة هذا يجعلني أفكر بأن شيء ما يبقيك هنا شيء ما تريد أن تعرفه أمك |
Kendi atımı da küçük bir aşk için getirmemi düşündürtüyor bana. | Open Subtitles | يجعلني أفكر في جلب لي الحصان الخاصة في لقليل من الحب. |
"...pencereden güneş ışığı giriyordu ve bu seni düşünmeme sebep oldu. | Open Subtitles | وأشعة الشمس تشرق من خلال النافذه وهذا يجعلني أفكر فيك |
Daha iyi düşünmemi sağlıyor. | Open Subtitles | يضربه بمضرب بيسبول يجعلني أفكر أكثر |
Hep olumlu şeyler düşünmemi sağlıyor. | Open Subtitles | إنه يجعلني أفكر بالإيجابيات |
Bu tür zayıflıkları halka açıklamaya hacker dünyasında tam ifşa adı veriliyor ve tartışmalı bir konu ancak bana hackerların günlük kullandığımız teknolojide gelişen bir rolü olduğunu düşündürüyor. | TED | وتعرف ممارسة كشف نقاط الضعف للجميع في مجتمع المخترقين بالإفصاح الكامل، وهو موضوع جدلي، ولكنه يجعلني أفكر كيف أن لدى المخترقين تأثير نام على التقنيات التي نستخدمها بشكل يومي. |
Herkes evlenmiş ve çocuk yapmış. Bilirsin. Beni düşündürüyor. | Open Subtitles | الجميع تزوجوا و لديهم أطفال و هذا يجعلني أفكر |
Deri altı kanama belirtisi yok ki bu da bana öldürüldükten sonra kafese konulmuş olma ihtimalini düşündürüyor. | Open Subtitles | لا أثر للنزيف الحبري مما يجعلني أفكر في أن الضحية رُمي في القفص بعد أن قُتل |
Bu bana şu gerçeği düşündürtüyor; Amerika'da, Steve Bannon'la aynı fikirde olan pek çok insan olduğuna inanıyorum ama onlar fikirlerini açık söylemiyor ve Trump'a oy vermek onlara sessiz bir biçimde onaylama fırsatını verdi. | TED | وهذا أيضا يجعلني أفكر حول حقيقة أني أؤمن حقا بأن هناك الكثير في أميريكا من يتفقون مع ستيڤ بانون، ولكنهم قد لا يقولون ذلك على الملأ، ولذلك فتصويهم لـ ترامب يعطيهم الفرصة أن يتفقوا معها بصمت. |
Bunun bu kadar iyi olması beni başka sahnelere de birlikte girebiliriz diye düşündürtüyor. | Open Subtitles | رؤية مدى جودة هذا يجعلني أفكر في كل تلك المشاهد الاخرى -التي يمكن ان نحسّنها معاً -على مهلك يا امرأة |
- Beni nasıl gördüğünü düşünmeme sebep oldu. | Open Subtitles | مما يجعلني أفكر كيف تراني |
Sadece... Eddie hakkında düşünmeme sebep oluyor. | Open Subtitles | كل هذا يجعلني أفكر في (إيدي) |