O kuşun bilmediği çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير الذي يجهله هذا الطائر |
İnan bana, medyanın onlar hakkında bilmediği çok şey var. | Open Subtitles | هناك الكثير مما يجهله الإعلام عنهم. |
Cumhuriyet Şehri'ne barış gelmişti lakin Avatar'ın bilmediği şeyse tehlikenin Güney Su Kabilesi'ni tehdit ediyor oluşuydu. | Open Subtitles | "عم السلام "ريبابليك سيتي لكن ما يجهله الأفاتار أنه ثمة خطر محدقٌ بقبائل الماء الجنوبية |
Ama Bay Wilford onların bilmediği bir şey biliyormuş. | Open Subtitles | ولكن السيد (ويلفورد) علم شيئاً يجهله الأخرون |
Oliver'ın bilmediği şey şu; | Open Subtitles | ما يجهله (أوليفر) أن عملية إعادة تأهيلها فشلت سريعًا |