O zamandan beri bir yedek gövde bulmaya çalışıyor edilir. | Open Subtitles | لقد بقي يحاول أن يجد جسد بديل منذ ذلك الحين |
O işini kaybetti ve etrafta dolaşıp bizim için kanıt bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنه فقد وظيفته، و هو الأن يجري وراءنا يحاول أن يجد الدليل لنا |
Şimdi, yan odada babası olan, "40 yaşındayım ama hala sıkıyım" içicisi var, tüttürüyor ve oğluyla bağ kurmanın yolunu bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وفي الغرفة الثانية تجد والده يقول أنا في سن ال40 ومازلت مدخن جيد فهو يحاول أن يجد طريقة توصله بأبنه أليس هذا ساخر؟ |
Tıpkı ayağını bulmaya çalışan yeni doğmuş bir öküz yavrusu gibiydi. | Open Subtitles | لقد كان مثل ياك مولود حديثاً يحاول أن يجد قدمه |
İnsanlık yaşlanan bir film yıldızı gibidir. Etrafındaki bütün yeniliklerle boğuşan, daha önce doğru mu anladı diye merak eden ve hala kayıtsızca parlamaya devam etmenin bir yolunu bulmaya çalışan bir yıldız gibi. | TED | إنه نجم أفلام مسن، يتصارع مع جميع الحداثة من حوله، يتسائل ما اذا كان حصل عليها بطريقة صحيحة أولاً. ولا يزال يحاول أن يجد طريقة ليبقى مشرقاً رغم كل شئ. |
Bu 14 parçayı mükemmel bir kare oluşturacak biçimde kaç farklı şekilde kombine edebileceğini bulmaya çalışıyordu. | TED | كان يحاول أن يجد كم عدد الطّرق التي يمكنه بها أن يعيد تجميع ال14 جزءا و يبقى المربّع مثاليّا. |
Vern tam dokuz aydır o paraları bulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | وظل فيرن يحاول أن يجد تلك القروش منذ تسعة أشهر |
Mahkumun hücresini araştırıyor. Bazı ek bilgiler bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | انه يتولى أمر بحث فى زنزانة السجين يحاول أن يجد أى معلومات إضافية |
Ve Sunflower'da böyle artık yumurtaları taşımaya istekli kadınlar bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | والمشروع يحاول أن يجد نساء راغبات في حمل الأجنة وأخذ البقايا المتروكة |
Hayalimizin ötesinde bir yer bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | إنه يحاول أن يجد مكاناً أجمل مما يمكن أن نتخيل، أليس صحيحاً ؟ |
Annesiyle babası süper kahraman ve o da kendi süper güçlerinin ne olduğunu bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | وكان والداه الأبطال الخارقين. إنه يحاول أن يجد له العظميين. وهي الملاذ وأبوس]؛ ر الركل حتى الان. |
Şey, belki de belki de kendi yolunu, kendi rotasını bulmaya çalışıyor demek istediğim, o'nun üzerine büyük bir gölge düşürüyorsunuz. | Open Subtitles | حسناً, ربما هو... ربما هو يحاول أن يجد طريقه الخاص يسلك سبيله أعني, أنت تلقي عليه بعبئٍ ثقيل |
Hastalarımıza "İşte bu yüzden bu haldesiniz" demeyelim diye bir yol bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أنه يحاول أن يجد طريقا اماميا نكون به غير مضطرين لاخبار المرضى" هذا هو ما عليه انتم" |
- Dave hala bana bir tane bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | - لا زال دايف يحاول أن يجد لي واحدا |
Yeni Ray ise, havaalanına indi, ve o bir taksi bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | أما (راي) الجديد, فقد هبط في المطار, و يحاول أن يجد سيارة أجرة |
Randolph yerlilerden aldığımız arazide Kral'ın hak iddia etmesi için bir yol bulmaya çalışıyor. | Open Subtitles | راندولف) يحاول أن يجد ) وسيلة للملك للوضع للأدعاء بأن هذه الأرض اشترينا أياها من الهنود |
Ben oğlunuzu bulmaya çalışan adamım. | Open Subtitles | أنا رجل يحاول أن يجد ابنك. |
Babam, bilgileri öğrenmeden insan beynine koymanın bir yolunu bulmaya çalışıyordu. | Open Subtitles | أبى كان يحاول أن يجد طريقه ليضع المعرفه داخل العقل الإنسانى بدون الحاجه لتعلمها |
Nakamura, SYLAR'ı öldürmenin bir yolunu bulmaya çalışıyordu, ...patlamadan önce. | Open Subtitles | ناكامورا) يحاول أن يجد طريقة) لقتل (سايلار) قبل أن ينفجر |