Yeni Zelanda'da, görme engellilere yardım etmeye çalışan tutkulu bir mucit olan Russell Smith tarafından icat edildi. | TED | لقد إخترعه راسل سميث، مخترع متحمس في نيوزيلند كان يحاول مساعدة المكفوفين. |
O fotoğraflarda gördüğünüz, zor yoldaki eski bir arkadaşına yardım etmeye çalışan birinden fazlası değil. | Open Subtitles | الذي ترونه في تلك الصور انه لا شيء اكثر من صديق قديم يحاول مساعدة الآخر يخوض وقت عصيب |
Sistemin Larry'nin beynini biçerek araştırmanda sana yardım etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | كان النظام يحاول مساعدة في البحث الخاص بك بحَصاد دماغِ لاري. |
Senin arkadaşının babasına yardım etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | إنّه يحاول مساعدة والد صديقتكِ. |
Sadece o kadına yardım etmeye çalışıyor, hepsi bu. - Onu beceriyor mu? | Open Subtitles | إنه فقط يحاول مساعدة المرأة هل نام معها؟ |
İnsanları kandırmaya değil; onlara yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لا يحاول خداع الناس بل يحاول مساعدة الناس |
Yeşil Cüce İskeletor'a hücresinden kurtulması için yardım ediyordu. | Open Subtitles | العفريت الاخضر كان يحاول مساعدة سكيلتور ليهرب من زنزانته |
Tribünde özürlü bir kıza yardım etmeye çalışırken düştü. | Open Subtitles | كان يحاول مساعدة فتاة من ذوي الإحتياجات لصعود المدرجات، ثمّ وقع |
Bir insanın hayatının, iyi bir insan hayatının, ...solup gidişini izledim, birilerine yardım etmeye çalışan adamın. | Open Subtitles | شاهدت حياة هذا الرجل, هذا الرجل الصالح تتلاشى لأنه كان يحاول مساعدة أحدهم |
Yaralı arkadaşına yardım etmeye çalışan birini hedef alan bir adamı nasıl bir anne yetiştirmiş olabilir? | Open Subtitles | ما نوع هذه الأم التي قامت بتربية شخص ليستهدف عن عمد رجلا يحاول مساعدة صديقه الجريح ؟ |
Bir sivile yardım etmeye çalışan bir memur vuruldu. | Open Subtitles | أصيب ضابط كان يحاول مساعدة أحد المدنيين |
Ama doktor Jenner'a yardım etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | لكن الطبيب كان يحاول مساعدة جينر |
Hank sadece kocana yardım etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | هانك كان فقط يحاول مساعدة زوجكِ |
Hakkındaki herşeyi biliyoruz. Martha'ya yardım etmeye çalışıyordu.. | Open Subtitles | أعرف كل شيء عنه، إنه يحاول مساعدة (مارثا) |
Babası kaçırılmış; sanırım bu işin arkasında Aster Şirketi var çünkü Calvin Norburg'e yardım etmeye çalışıyordu. | Open Subtitles | تعرّضَ والدهُ للإختطاف، وأعتقد أنَّ (آستر كوربس) خلفّ ذلك (لأنّهُ كانَ يحاول مساعدة (كالفين نوربورغ |
Yıllardır okula yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | كان يحاول مساعدة المدرسة طوال سنوات. |
Karınıza yardım etmeye çalışıyor. Onu o hale siz mi getirdiniz? | Open Subtitles | انه يحاول مساعدة زوجتك |
- Bence yardım etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | أعتقد أنه يحاول مساعدة الـ ... ؟ |
- Senin suçun yoktu. Küçük çocuğa yardım ediyordu. Sen hemen müdürüne telefon et. | Open Subtitles | كان يحاول مساعدة الفتى اتصلي بمديرك |
Arkadaşının babasına yardım ediyordu. | Open Subtitles | -حسنٌ، إنّه يحاول مساعدة والد صديقتكِ . |
Tribünde özürlü bir kıza yardım etmeye çalışırken düştü. | Open Subtitles | -مالذي حصل لك ؟ كان يحاول مساعدة فتاة من ذوي الإحتياجات لصعود المدرجات، ثمّ وقع |