Ya da sevdiği kadın bir süper kahraman ile beraber olmak istemiyordur. | TED | أو ربما الفتاة التي يحبها لا تريد أن تكون مع شخص خارق. |
Bu kadar sevdiği büyükannesine yakınlaştıkça daha da güçlenen bir lanet. | Open Subtitles | لعنة تزدادُ قوةً كلما اصبح اقرب الى جدته التي يحبها ؟ |
Bir akçaağaç pastası yaparım dedim. Kardeşim Charles çok sever. | Open Subtitles | حسبت أننى سأعد كعكة مابل أخى تشارلى يحبها |
Bunu daha da hoş kılan, onun da sana aşık olduğunu sanması. | Open Subtitles | و ما يجعل هذا لطيفا للغاية أن يعتقد أنه يحبها هو الآخر. |
Anton nihayet Martha'ya onu sevdiğini söyleyebildi. | Open Subtitles | وفي النهاية كان أنطون قادرًا على ان يقول لمارثا أنه يحبها. |
Normal bir adam, sevdiği kadını kurtarmak için imkânsızı başarabilir. | Open Subtitles | الرجل العادي يمكنه أن يفعل المستحيل لينقذ المرأة التي يحبها |
Belki de yeterince parası yoktur ya da ailevi bir sorunu vardır veya sevdiği kadın onu sevmiyordur. | TED | ربما ليس لديه ما يكفي من المال، ربما لديه مشكلة عائلية، ربما الفتاة التي يحبها لا تحبه. |
Yapmamız gereken şey ise insanların tüketmeyi çok sevdiği bu eti farklı bir yöntemle üretmek. | TED | وما علينا فعله هو إنتاج اللحوم التي يحبها الناس، ولكن علينا أن ننتجها بطريقة جديدة كليًا. |
Yani insanların normalde sevdiği bütün kriterlere sahiptirler. | TED | إذن فهي تجمع كل المعايير التي يحبها الناس عادةً |
Tac için hissettiklerimi, başkası sevdiği kadın için hisseder heralde. | Open Subtitles | أفترض أن مشاعرى تجاه هذا الأمر ربما كمشاعر رجل آخر تجاه المرأه التى يحبها |
Yazmış ki, buna kulak verin, Tanrı dilsiz yaratıkları sever, öyleyse o neden sevmesin? | Open Subtitles | . . لقد كتب واصغي لهذا الرب يحب المخلوقات الخرساء فلماذا لا يحبها هو أيضا |
Yazmış ki, buna kulak verin, Tanrı dilsiz yaratıkları sever, öyleyse o neden sevmesin? | Open Subtitles | . . لقد كتب واصغي لهذا الرب يحب المخلوقات الخرساء فلماذا لا يحبها هو أيضا |
aşık olduğu için ona öyle geliyordur. Hem bu adam kim bu arada? | Open Subtitles | هذا لأنه يحبها ، و من يكون هو على أى حال ؟ |
Onu ne kadar çok sevdiğini söyleyip durdu, Laura'nın da içtenlikle karşılayıp, onu affettiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أخذ يردد كم كان يحبها. وأعتقد أنها احتفت به، وأنها سامحته. |
Herkes de buna uyuyordu, ama aniden o kumanda kutusu hoşuna gitti. | Open Subtitles | يجب على الجميع التكيف معه وكل المفاجئات التي يحبها هي حامل الريموت |
- Bu doğru, Fuzz. Kong öyle sanıyor. - Bu yüzden onu seviyor. | Open Subtitles | هذا صحيح فزي هذا ماكان يعتقدة كينج كونج لهذا السبب كينج كونج يحبها |
Annen, onu senin gibi seven biri olduğu için şanslı. | Open Subtitles | إنّ والدتك محظوظة أنّ لديها شخص مثلك يحبها بهذا القدر |
Beni değil, onu seviyordu. | Open Subtitles | لقد كان خطيب سوالين وكان يحبها هي وليس أنا |
Sadece yaşlı olduğu için ondan hoşlanıyor. Herhalde 25 yaşında falandır! | Open Subtitles | إنه يحبها فقط لأنها كبيرة السن لعلها في الخامسه و العشرين |
Sujamal, Jodhaa'yı bir kardeş gibi sevdi. | Open Subtitles | أخ لجودها سولجهمال كان يحبها كأخته الشقيقه |
Herkes sosu üzerinde sevmiyor çünkü sos pastayı yumuşatıyor. | Open Subtitles | صحيح، لأنه ليس الجميع يحبها داخل القالب، حيث تصبح منقعّة |
Pişmemiş şalgam. Kimse bunu böyle sevmez, değil mi? Elbette. | Open Subtitles | أنه كرنب لا أحد يحبها بالطبع الحياة أسهل إذا طهوت الفطر |
Nasıl da severdi annemi, göksel rüzgarlar biraz hırçınlaşsa... annemin yüzüne uğramalarına izin vermezdi. | Open Subtitles | والدتي يحبها ولا يتماشى على اجنحة السماء زائرا وجهها بفظاظة |
Biliyorum çok şey istiyorum, ama uzun zamandır ona âşık. | Open Subtitles | أعلم أنني أطلب الكثير، لكن إنه يحبها منذ وقت طويل |
Evet, herkes bayılıyor. | Open Subtitles | و لا يمكن أن تكون قانونية حقاً يبدو أن الجميع يحبها |