Bu kızların sadece babalarını hayatlarına katmak için bir yönteme ihtiyaçları vardı. | TED | هؤلاء الفتيات يحتجن طريقة لدعوة آبائهم إلى حياتهم، بالطريقة التي تناسبهم. |
Hastalanırlarsa falan, bana ihtiyaçları olabilir. | Open Subtitles | قد يحتجن لي في المدرسة ربما يمرضن أو أي شيء |
17'imdeyken farkettim ki tüm kızların dağıtmaya ve bir kameraya ihtiyaçları var. | Open Subtitles | عندما كان عمري سبعة عشر ادركت ان كل الفتيات يحتجن الى القليل من الثمالة و كاميرا |
Kendini tam hissetmek için bir erkeğe ihtiyaç duyan kadınları anlayamıyorum. | Open Subtitles | لست أفهم النساء اللاتي يحتجن رجلاً ليشعرهن بأنهن كاملات |
Bazı kadınlar onları kullanırken kayganlaştırıcıya ihtiyaç duyabilirler... | Open Subtitles | بعض النساء يحتجن الى مُلين شخصي .. بينما يقمن بذلك ، لذلك |
Onların her haraketini kontrol eden bir dadı devlete ihtiyaçları yok. | Open Subtitles | لا يحتجن لحاضنة تابعة للحكومة لتُملي عليهنّ كلّ خطوة. |
Basıncı azaltmak için sürekli minik patlamalara ihtiyaçları var, yoksa bir tane kocaman patlamayla karşılaşırsın, Pompeii gibi, nişanlının belediye başkanıyla yatması gibi. | Open Subtitles | يحتجن لثورات صغيرة مستمرة لتخففن عنهن بعض الضغوطات والا ستحصل علي ثورة بركانية عملاقة |
Oldukça sıkı tutunmuşlar ama bundan daha kalıcı bir eklentiye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | إنهن يُحْكمونها، لكن يحتجن لاصقًا أدوم من هذا |
Dışarıdaki kadınların bir lidere ihtiyaçları var. | Open Subtitles | تلك النساء بالخارج، يحتجن لمن تقودهن الآن. |
Böyle bir yardıma ihtiyaçları yok. | TED | هن لا يحتجن هذا النوع من المساعدة. |
Ötesine ihtiyaçları yok." | TED | انهن لا يحتجن لشي اكثر من هذا |
Bazen yalnız kalmaya ihtiyaçları var... | Open Subtitles | يحتجن للاختلاء بأنفسهن أحياناً |
Bir çocuğa daha ihtiyaçları var. Bir çocuk. Bir düzene göre falan yapılıyor olmalı. | Open Subtitles | يحتجن طفلاً آخر، طفلاً واحداً - انظري، لا بدّ مِنْ وجود نمطٍ معيّن - |
İnan bana, Cleveland. Karılarımızın da en az bizim kadar dinlenmeye ihtiyaçları var. | Open Subtitles | صدقني (كليفلند)، زوجاتنا يحتجن للخروج مثلنا تماماً |
Yardıma ihtiyaçları vardı. | Open Subtitles | يحتجن للمساعدة. |
Yıllardan beri ilk defa uyku haplarına ya da geceyarısı martinilerine ihtiyaçları olmamış. | Open Subtitles | ... للمرة الأولى منذ سنوات " لم يحتجن إلى حبوب منومـة أو مشروبـات " مارتيني |
İnsanların "iyi" demesinden nefret ederim sanki bir şey için onaylarına ihtiyaç varmış gibi. | Open Subtitles | أكره عندما يقول الناس شريكين كما أنهن يحتجن إثبات على أنهن متزوجتين |
Ulaşılan başka bir sonuç da şuydu: Beyaz akranlarına göre siyahi kızların daha az bakım ve korumaya ihtiyaç duyduğunu, cinsellikle ilgili daha çok şey bildiğini ve daha özgür olduğunu düşünüyor. | TED | من بين الأمور الأخرى، وجدت الدراسة أنه ينظرُ إلى الفتيات السوداوات أنهن يحتجن إلى رعاية أقل، وحماية أقل ومعرفة المزيد حول الجنس وعليهن أن يكن أكثر استقلالية من قريناتهن البيضاوات. |
Kandi tipindeki kızların hepsi bir sürü şeye ihtiyaç duyar, ve masrafları karşılayabilmelerinin tek yolu, senin gibi azgın gerzeklerdir. | Open Subtitles | الفتيات مثل "كاندي" يحتجن الكثير من الأشياء الطريقة الوحيدة ليدفعن ثمنها عبر حمقى مثارين مثلك |
Çünkü kadınlar hamile kaldığında tamponlara ihtiyaç duymaz. | Open Subtitles | - لأنّ النساء لا يحتجن حفاضات عندما يكنّ حبالى |
ihtiyaç Adarthn olduğundan | Open Subtitles | يحتجن لأن يتم إدارتهن |