Yani Avrupa artık imrenilecek bir Örnek değil, savaşılacak ve direnilecek bir düşmandır. | TED | لذا تحولت أوروبا من مثال يحتذى به الى عدو يجب محاربته و مقاومته |
Bu senenin seçim süreci Örnek liderlik yapmak için iyi bir seçenek sunmuyor. | TED | العملية الانتخابية لهذا العام لم تعطِ خياراً جيداً لم تكن مثالاً يحتذى به. |
Sorumluluğunuzla Örnek teşkil etmeniz gerekir. | Open Subtitles | يجب أن تكون على استعداد لتكون مثالا يحتذى به من المسؤلية. |
Ve bu şimdi, bazı İslamî hareketler ya da Arap dünyasındaki bazı ülkeler için ilham veren bir emsal teşkil etmektedir. | TED | وهذا النجاح قد بات اليوم مثالٌ يحتذى به لبعض الحركات الاسلامية في البعض الدول العربية |
İlişki konusunda hiç de Örnek alınacak biri değilsin. | Open Subtitles | أنت لست بالضبط نموذجا يحتذى به . عندما يتعلق الامر بعلاقات. |
- Tam Örnek alınacak adamsın gerçekten. | Open Subtitles | انت فقط نموذجا يحتذى به. |
Yuvarlak Masa Şövalyelerini şu karanlık zamanlarda... Örnek gösterecek bir göreve ihtiyacınız var. | Open Subtitles | فرسان المائدة المستديرة سيكون عندهم مهمّة ليكونوا مثال يحتذى به فى هذه الأوقات المظلمة |
Çavuşlarımın da erbaşa Örnek olmasını isterim. | Open Subtitles | انا اتوقع ان يكون ضباط صفى مثالا يحتذى به |
Bütün o yıkıcı davranışlar, çocuklarımıza Örnek olmaya başladı. | Open Subtitles | كل ذلك السلوك المدمر لقد أصبح نموذجاً يحتذى به بالنسبة لأطفالنا |
Davranışları ve eylemleriyle insanlığa yaşayan bir Örnek olmuştu. | Open Subtitles | لقد كان مثلا يحتذى به للبشرية من خلال أفعاله |
Okula girer ve herkese Örnek oluruz. | Open Subtitles | أعني نحن نمشي الى المدرسه ونحن مثال يحتذى به.. |
Birincisi, bir papazın bölgesindekilere iyi Örnek olması için evlenmesi görevidir. | Open Subtitles | أولاً، أنه يجب على القس أن يكون مثالاً يحتذى به في الزواج |
Birincisi, bir papazın bölgesindekilere iyi Örnek olması için evlenmesi görevidir. | Open Subtitles | أولاً، أنه يجب على القس أن يكون مثالاً يحتذى به في الزواج |
İnsanlar bana saygı duyuyor. Bir Örnek teşkil etmek zorundayım. | Open Subtitles | إنّ الناس يعتبرونني قدوة و عليّ أن أكون مثالاً يحتذى به. |
Ben burada değilken, senin halkımıza Örnek teşkil edeceğini bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | احتاج أن أعرف بينما أنا في الخارج ستكونين مثالاً يحتذى به لقومنا. |
Bu sorunu çözeceksek, Örnek teşkil etmek hepimizin sorumluluğudur. | Open Subtitles | إن كنا سنحل تلك المشكلة فتقع على عاتقنا جميعًا خلق مثالًا يحتذى به |