| Beni yanlış anlamayın. Benim durumumda böyle bir şey olabilir. | Open Subtitles | لا تسئ فهمى إننى قلت أن ربما يحدث ذلك معى |
| Hayır, aslında bizi bulamazlarsa, sonsuza kadar böyle devam eder. | Open Subtitles | كلا، لن ينتهي الأمر ما لم يحدث ذلك في الواقع |
| Ve bir gün, umarım Bu olduğu zaman, orada olurum, ondan nefret edeceksin. | Open Subtitles | فى يوم من الايام,وأدعوا الله أن أكون هناك عندما يحدث ذلك اليوم, سوف تكرهينه. |
| Bileğini düz tutmadan yumruk attığında olur. Bunu nereden biliyorsun? | Open Subtitles | يحدث ذلك إذا لكمت شخصاً من دون إبقاء معصمك مستقيماً |
| Öyle değilse gözlerimi veririm. Ve bunu sana bir gün kanıtlayacağım. | Open Subtitles | كنت أفضل أن أفقد عينتاي على ان يحدث ذلك ويوما ما سأثبت لك ذلك |
| Bu gerçekleştiğinde de "Yalancı Ay" denilen büyüyü yapmak mümkün olur. | Open Subtitles | و عندما يحدث ذلك يصبح من الممكن اطلاق تعويذة القمر الكاذب. |
| bunun olacağını görene kadar ceplerinizi taşla doldurup denize atarım sizi daha iyi. | Open Subtitles | سوف أضع الصخور في جيوبكم وأجعلكم تمشون محاذاة للشاطئ قبل أن يحدث ذلك |
| Kiminle konuştuğumu unutmuşum. Tabii ki böyle bir şey olmadı. | Open Subtitles | لقد نسيتُ إلي من أتحدث بالطبع لم يحدث ذلك معكِ |
| Ben de bütün bunlar olurken yanında olacağım. Çünkü gerçek dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | وجئت هنا لأقف إلى جانبك بينما يحدث ذلك لأن هذا ما يفعله الأصدقاء. |
| Ben de bütün bunlar olurken yanında olacağım. Çünkü gerçek dostlar böyle yapar. | Open Subtitles | وجئت هنا لأقف إلى جانبك بينما يحدث ذلك لأن هذا ما يفعله الأصدقاء. |
| böyle olur çünkü kanınızdaki oksijen konsantrasyonu çok yüksektir. | TED | يحدث ذلك لأن هناك الكثير من تركيز الأكسجين في الجسم. |
| Ve Bu olduğu zaman polislerin çılgına dönmesi an meselesi olacak. | Open Subtitles | وعندما يحدث ذلك ستكون مسألة وقت فقط قبل أن يجن رجال الشرطة |
| Ve Bu olduğu zaman, şeylere olan bakışın değişir. | Open Subtitles | وعندما يحدث ذلك تتغير الطريقة التي تنظر بها للأشياء |
| Bu olduğu zaman, onlar da zamanda yolculuğa başlarlar. | Open Subtitles | عندما يحدث ذلك , فإنها تبدأ بالسفر عبر الزمن |
| Ayrıca, pozitif etkiler zamanla yok olabilir ve sıklıkla da bu olur. | TED | بالإضافة إلى أن الآثار الإيجابية للدواء الوهمي قد تتلاشى بمرور الوقت، وكثيرًا ما يحدث ذلك. |
| Öyle olmasını tüm kalbimle diledim. | Open Subtitles | وتمنيت من كل قلبي أن يحدث ذلك بهذه الطريقة |
| Öyle olsaydı silah seslerini daha önceden duyardık. | Open Subtitles | لم يحدث ذلك , كنا سنسمع إطلاق النار قبل ذلك |
| Tam da o zaman, Bu gerçekleştiğinde kafanızda bir ışık yanıyor ve tüm dünyanızı çevrelemeye başlıyor. | TED | وعندها بالضبط، يحدث ذلك التحول لديك، ويغيّر عالمك برمته. |
| Bu gerçekleştiğinde sadece dua et, çünkü seni seven biri var. | Open Subtitles | فقط صلي بأن يكون لديك من يحبك عندما يحدث ذلك |
| bunun olmasını gerçekten istiyorum. Bu yüzden yardım için yapabileceğiniz her şey- | Open Subtitles | وأريد أن يحدث ذلك لذا، يكون من الرائع أن تقوم بأي مساعدة |
| Büyümeyi bekledim, babamdan daha büyük olmayı bekledim ama bu hiç olmadı. | Open Subtitles | ظللت أنتظر لكي أنمو وأكون أكبر منه ولكن لم يحدث ذلك مطلقاً |
| Her sevişmeye çalışmamızda nasıl oluyor bu? | Open Subtitles | كيف يحدث ذلك كل مرة نحاول فيها أن نمارس الجنس؟ |
| bu oluyor. Bunu gördüm ve yine de bunu bildiğimiz ve sevdiğimiz filmlerde çok nadiren görüyorum. | TED | يحدث ذلك في بعض الافلام صدقوني . لقد رأيت ذلك، ولكن في النهاية فإن هذا الامر نادراً ما أراه في افلام اليوم خاصة الافلام التي نعرفها و نحبها |
| Ve bu olduğunda en iyi niyetli cümleler bile yanlış anlaşılabilir. | Open Subtitles | و عندما يحدث ذلك, فأن افضل النوايا يُمكن أن يُساء فهمها |