Bir diğer neden de, bu biraz acele bir konu, çünkü bu anlattıklarım sadece ABD'ye özgü değil. | TED | والسبب الأخر هو مُلح نوعاً ما بسبب أن هذا لا يحدث فقط في الولايات المتحدة |
Size şunu söyleyebilirim ki burada gördüğünüz bu ayrım sadece bizim 5 dakikalık deneyimiz esnasında olmuyor. | TED | حسنا, أستطيع أن أقول لك أن هذا الاختلاف الذي تراه هنا لا يحدث فقط في تجربتنا ذات الخمس دقائق. |
Bu cinsiyet farklılıkları sadece depresyonda değil; bir çok hastalıkta da ortaya çıkmaktadır. | TED | وهذا الفرق بين الجنسين لا يحدث فقط على صعيد الاكتئاب، بل يحدث بالنسبة لأمراض أخرى كثيرة. |
Ayrıca özellik sadece bir sonraki nesil ile yayılıyor. | TED | أيضاً، انتشار السمة يحدث فقط مع الأجيال المتعاقبة. |
bir sürü karmaşa, sadece 30 yıllık bu zaman diliminde obezite salgını dahil pek çok şey oluyor. | TED | الكثير من التعقيد، الكثير يحدث فقط في فترة ثلاثين عاماً، ويشمل ذلك وباء السُمنة. |
Öncelikle, kanser ilaçlarının üretimi sağlıklı doku zararını önlemek için sadece tümörün içinde meydana gelen bakteri büyümesi olarak başlar. | TED | أولًا، لتجنب إيذاء الأنسجة السليمة، إنتاج الأدوية المضادة للسرطان يبدأ مع نمو البكتيريا، وهذا يحدث فقط في داخل الورم نفسه. |
Kafatası kırığı sadece üstten vurulan bir darbe nedeniyle olabilir. | Open Subtitles | كسر الجمجمه يمكن أن يحدث فقط نتيجة سلاح تم ضربه به من أعلى |
Tanrım, bu sadece Sarayova'da oluyor. | Open Subtitles | ياإلهى، هذا يمكن أن يحدث . فقط فى سراييفو |
Demek ilk görüşte aşk sadece filmlerde olmuyormuş. | Open Subtitles | الحب من أول نظرة، لا يحدث فقط في الأفلام |
Simdi Kraliyet Gözlemevi'ndeki kayitlara göre, Gezegenler bu hizalamaya, sadece 500 senede bir geliyorlar. | Open Subtitles | هذا الإصطفاف المداري يحدث فقط مرّة كل خمسمائة سنة |
Biliyorsun ki yarın en hayırlı günlerden biri ki o günler sadece yedi yılda bir geliyor. | Open Subtitles | تعرف بأنّه أحد أكثر الايام سعادة غدا الذي يحدث فقط مرّة كل سبع سنوات |
Sürekli başım dönüyor ve bayılıyorum. Ama görmediniz çünkü sadece gerindiğimde oluyor. Sorun değil. | Open Subtitles | أبقى أشعر بالدوار والإغماء ولكنك لاترى ذلك لأنه يحدث فقط حين أتثاءب |
Bu sadece öldüğünde bir şey kavramaktaysa olur. | Open Subtitles | هذا يحدث فقط لو كانت تتشبت بشيء عندما ماتت |
sadece 80 yaşındaki dul kadınlara olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | ظننت أن هذا يحدث فقط للأرامل بالثمانينات |
sadece 80 yaşındaki dul kadınlara olduğunu sanırdım. | Open Subtitles | ظننت أن هذا يحدث فقط للأرامل بالثمانينات |
Doku yenilenmesi sadece yaralı bölgeye derhal serum verildiğinde gerçekleşiyor. | Open Subtitles | التجديد يحدث فقط ...عندما يتدخل المصل فوراً في منطقة الاذى |
Bulaşma, sadece bilgisayarla doğrudan temasla gerçekleşiyorsa bunun olacağına inanmamız için bir sebep yok. | Open Subtitles | إن الإنتفال يحدث فقط مع اتصال مباشر إلى جهاز الكمبيوتر , ليس هناك سبب للاعتقاد أن هذا سيحدث. |
- Evet, hâlbuki normalde böyle değildir. sadece vücut adrenalin ürettiğinde böyle olur. | Open Subtitles | نعم وهذا غير طبيعي، لأنّه يحدث فقط حين تستقلب أجسادنا الأدرينالين. |