Duygusal hayalini söndürdüğüm için üzgünüm dostum ama bu olmayacak. | Open Subtitles | آسفًا أنّي أبدو قاس يا صديقي، ولكنّ هذا لن يحدُث |
Çünkü "bir daha olmayacak" demek senin için dünyadaki en kolay şey. | Open Subtitles | لأنه أسهلُ شيء لكَ في العالم هو أن تقول أن ذلكَ لن يحدُث مرةُ أخرى سأذهبُ إلى الأستشارة |
Sen gittiğinden beri fazla bir şey olmadı buralarda. | Open Subtitles | لم يحدُث الكثير من الأشياء هُنا مُنذُ أن غادرت. |
Homer, Redford'a söylediğimi sana da söylüyorum. Bunun olmasına imkân yok. | Open Subtitles | : (هومر)، سأقول لك ما قُلته لـ(ريدفورد) "لن يحدُث هذا" |
Her birimiz bilincin nasıl işlediğini ve terslik çıktığında neler olduğunu idrak etmeye çalışıyoruz. | TED | نُحاول جميعنا أن نفهم كيفية حدوث الوعي. وماذا يحدُث عندما تسير الأمور على نحوٍ خاطئ. |
neler Oluyor değil, oğlum, neler kopuyor-- suratından, temizlen hadi. | Open Subtitles | لا يُهم ما الذى يحدُث , يا فتى المهمماسيحدُثلوجهك,سنمزقه. |
- Sevinçle zıplamamı mı bekliyorsun... neyim var? | Open Subtitles | حسناً ، أنتظري . وسأقفز من السعادة ماذا يحدُث معي ؟ |
Nasıl kaçtıklarını söylemek ister misin? Onları hafife almış olabilirim, ancak bir daha olmayacak. | Open Subtitles | رُبّما أكون قد استهنتُ بهم، ولكن ذلك لن يحدُث مُجدّدًا |
Hiçbir şey olmayacak. | Open Subtitles | سنقوم بإخراجك بمُجرد معرفة كيفية إبطال مفعول القنبلة المُحيطة بك لا شيء سوف يحدُث. |
Palo Alto'da başımıza gelen, bir daha asla olmayacak. | Open Subtitles | ،ماحدث لنا في بالو ألتو لن يحدُث مرةً أخرى |
Sadece canından olduğunla kalırsın ve bu olmayacak dostum. | Open Subtitles | بل سيعرّضكِ للقتل فحسب وهذا ياصديقتي، لن يحدُث |
Üzgünüm dedim! Bir daha olmayacak. | Open Subtitles | قُلتُ أني آسِف لَن يحدُث هذا مُجدداً |
Bir daha olmayacak diyorum. | Open Subtitles | أنا قُلت بأن ذلكَ لن يحدُث مرةُ أخرى |
Peki, şey, orada hiçbir şey olmadı. Kimseye zarar vermedim. | Open Subtitles | أجل، حسناً، لم يحدُث أيّ شيءٍ هناك أنا لم أؤذي أحداً |
Öyle olmadı ama. | Open Subtitles | حسناً، لم يحدُث ذلك. |
Dükkânımda hiçbir şey olmadı. | Open Subtitles | لم يحدُث شيء في دُكّاني |
Bunun olmasına izin veremeyiz. | Open Subtitles | لا يُمكن أن ندع هذا يحدُث |
Bunun olmasına gerçekten izin verecek misin? | Open Subtitles | هل سَتترك هذا يحدُث ؟ |
Öyle bir şey olmasına imkan yok. | Open Subtitles | هذا لن يحدُث أبداً. |
O sırada bizim için öneminin ve gerçekte neler olduğunun pek de farkında değildik. | Open Subtitles | فى هذا الوقت لم أفهم فعلياً ماذا يعنى هذا بالنسبةِ إِلينا، وماذا يحدُث بحق الجحيم فعلاً. |
Onların tikleri bizimkimizden daha uzun Oluyor. | Open Subtitles | و ما يحدُث عِوَضاً عن ذلك هو أن ساعاتها تُبطىء أكثر و تُصبِح تكّاتِها أكثر من تكّاتِنا |
ne Oluyor duvarlar olmasaydı bunların hiçbiri olmazdı. | Open Subtitles | لا شىء يحدُث كهذا فى حيّن لو لم يكُن الجِدار موجود. |
Sevinçle zıplamamı mı bekliyorsun? | Open Subtitles | ليس لدينا صورة واضحة لما يحدُث معك |