yasak bölgeye giriyorsunuz. Rotanızı değiştirin. Burası uçuşa kapalı bölgedir. | Open Subtitles | أنتم تدخلون منطقة محظرة استديروا هذه منطقة يحظر فيها الطيران |
Aynı zamanda, şahinleri öldürmek kanunen yasak. | Open Subtitles | أضافة إلى ذلك هناك قانون يحظر قتل الصقور |
Bu olanlardan sonra manga'dan küçük birliklerin güvenli bölgenin dışına devriye görevine çıkması kesinlikle yasaktır. | Open Subtitles | من الآن فصاعدا يحظر على جميع القوات السفر خارج المنطقة الامنة |
Kraliçe'nin nedimelerinin Silahşorlarla yakınlaşması yasaktır. | Open Subtitles | السيدات في الإنتظار يحظر عليهم الإختلاط مع الفرسان |
Mesela İsviçre'de minareleri yasaklayan oylamadan birkaç hafta sonra bir minare fotoğrafı yapıştırdım. | TED | على سبيل المثال, الصقت صورة مئذنة في سويسرا بعد عدة اسابيع من التصويت على قرار يحظر الماذن في البلاد |
Bu yasa ahlak karşıtı eylemler için kadınların eyaletler arası taşınmasını yasaklıyor. | Open Subtitles | إنه يحظر نقل الإناث بين الولايات من أجل أغراض غير أخلاقية. |
Krallığa bağlı bütün derebeylerin ona beslenme, barınma, iaşe veyahut herhangi bir şekilde yardımı ve onunla konuşması yasaklanmıştır. | Open Subtitles | يحظر عليها تزويده بالطعام ، او السكن او اى مصدر للرزق او حتى الحديث معه و لن يمنحه احد المساعدة |
Bugünden itibaren, şehirde ateşli silahlar satmak yasak. | Open Subtitles | اعتبارا من اليوم يحظر بيع الأسلحة في المدينة |
Bir gizli ajanın kimliğini bilen birinin bilgi sızdırmasının yasak olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | تدركين أن أي شخص ذو معرفة رسمية بهوية عميل مكتب التحقيقات الفدرالي يحظر عليه حسب القانون نشر مثل هذه المعلومات |
Eyalet yasalarına göre, tuvaletlerde kamera bulundurulması yasak. | Open Subtitles | القانون يحظر على الفنادق وجود كاميرات في الحمامات |
yapamazsınız. Erkeklerin buraya girmesi yasak. Bu kadar sert olma. | Open Subtitles | رايزر ساما، ما كان يجب أن تأتي، يحظر تواجد الرجال هنا |
Yabancıların bu noktadan ileri geçmeleri yasaktır." | Open Subtitles | تحذير : يحظر الدخول الاجنبي لهذه المنطقة |
Bizim kaliteli elbiselerimiz o kadar değerlidir ki sadece Bayan Audrey onları elleyebilir, Bay Moray'e bile yasaktır. | Open Subtitles | أرقى الثياب لدينا ثمينة للغاية والتي فقط الآنسة أودري يسمح لها بـ لمسها حتى السيد موراي يحظر عليه لمسها |
Bu şeyler burda yasaktır. | Open Subtitles | يحظر هذه الأمور هنا. |
Fransa günümüzde bütün plastik çatal bıçakları bardakları ve tabakları yasaklayan ilk ülke oldu. | TED | والآن أصبحت فرنسا أول بلد يحظر تماماً جميع الأواني البلاستيكية والأكواب والأطباق. |
Papa Babandır, kendi baban değil,... kadınların erkek anatomisi resmi yapmalarını yasaklayan. | Open Subtitles | انه الأب البابوي؛ وليس أبوك... الذين يحظر علي النساء الرسم التشريحي للذكور |
Benzer bir hikâye de, eyalet meclisi, mahkûmlar ve eşleri arasındaki eş ziyaretlerini yasaklayan bir kanunu kabul ettiler. | Open Subtitles | على صعيدٍ آخر, قام المجلس التشريعي بتمرير مشروع يحظر الزيارات الزوجية مابين السجناء وزوجاتهم. |
Federal kanun, bölgeyi terk etmeni yasaklıyor. | Open Subtitles | القانون الفيدرالي يحظر عليك أن تغادر المقاطعة |
Benim dinim bir aptaldan 10 seferden fazla kâr sağlamayı yasaklıyor. | Open Subtitles | دِيني يحظر علي استغلال مغفل أكثر من عشر مرات |
Yasa kadınlara kürtaj nedeniyle gözdağı verilmesini yasaklıyor. | Open Subtitles | القانون يحظر ترهيب النساء الذين يقومون بعملية إجهاض |
Bir insandan beslenirken videoya çekilmek otorite tarafından bilhassa yasaklanmıştır. | Open Subtitles | يحظر بصراحة من السلطات أن لا تسجل بالفيديو ونحن نتغذى على البشر |
Quantico'da ilişkiler bir sebepten yasaklanmıştır. | Open Subtitles | يحظر العلاقات في كوانتيكو لسبب ما. |