Fakat sadece şiiri bitirmiş olmam kafamı karıştıran şeyleri çözdüğüm anlamına gelmez. | TED | ولكن ليس معني أنني أنهيت قصيدة أنني قد حللت ما كان يحيرني. |
Benim kafamı karıştıran bu işi sizin gibi tiplerin nasıl başarmış olması... | Open Subtitles | ما يحيرني هو كيف بوسعكم القيام بعملية سطو كهذه ولا تجدكم الشرطة |
Bakın, o şekilde görünmüyor olabilir ama, benim kafamı karıştıran şey şu... | Open Subtitles | انظري, أنا اوافق على انه يبدو كذلك فعلاً ولكن هاك ما يحيرني |
Kızım gibi amatörleri işe almayı tercih etmeniz beni çok şaşırtıyor. | Open Subtitles | يحيرني سبب اختيارك هاوية كابنتي للإشتغال معك |
Dâhi olmak gerekmiyor. Benim anlamadığım, bunun yaklaştığını görmemiş olman. | Open Subtitles | الأمر لا يتطلب عبقرياً ليفهمه ما يحيرني هو أنك لم تتوقعي ذلك |
Pardon. Bu noktada kafam karışıyor. | Open Subtitles | أنا أسف ولكن هذا الجزء مازال يحيرني |
Tek bildiğim, aklımı kurcalayan bir sorunun cevabına götürebilecek bir nesnenin peşinde olduğum. | Open Subtitles | كل ما أعرفه هو أني سأطارد الغرض الذي يحمل إجابة للسؤال الذي يحيرني |
Gerçekten umursuyormuş gibi davranıyordu, bu da kafamı karıştırdı. Emily, tanıştığıma memnun oldum. | Open Subtitles | لقد مثلت بالفعل كأنها تهتم لأمري وهذا الأمر يحيرني |
Beyler, buradaki sayıya bakacak olursanız çok kafamı karıştırıyor. | Open Subtitles | أيها السادة ، لو تلقون نظرة . على هذا الرقم هنا . هذا الرقم يحيرني |
Mastürbasyona başlayınca bu isimler kafamı karıştıracak, orası kesin ama şimdilik sorun yok. | Open Subtitles | أنا أضمن لكم, ان هذا سوف يحيرني حالما ابدأ اتصرف بغرابه لكن في الوقت الراهن هذا جيد. |
basit bir mesele, belki ama kafamı karıştırıyor. | Open Subtitles | إنها مسألة بسيطة، وربما ولكن يحيرني. |
Hayır, kafamı karıştırıyor. Düşüneyim. | Open Subtitles | . لا , إن هذا الامر يحيرني دعيني افكر |
Teşekkür ederim. (Alkış) (Alkış) Chris Anderson: Jamie, benim kafamı karıştıran bu. | TED | شكرًا لكم. (تصفيق) (تصفيق) كريس أندرسون: جايمي، إليك ما يحيرني. |
Ama benim asıl kafamı karıştıran başka. | TED | لكن هنا ما يحيرني حقا. |
Belki. kafamı kurcalayan bir şey var. | Open Subtitles | ربما، وهناك شيء واحد يحيرني. |
Evet, ama şimdi sen yapıyorsun. Beni tamamıyla şaşırtıyor. | Open Subtitles | أجل، لكنّك أنت تفعل ذلك الآن، وذلك يحيرني جدّاً. |
Bu film beni her izlediğimde şaşırtıyor. | Open Subtitles | هذا الفيلم يحيرني في كل مرة أشاهده فيها |
Ama senin anlayamaman beni biraz şaşırtıyor. | Open Subtitles | و ما يحيرني هو أنك لا تسمعينني إطلاقاً |
anlamadığım şey eğer bu insanlar... dedikleri gibi onu vahşi doğaya bırakmak istiyorsa, o zaten evine giderdi. | Open Subtitles | ما يحيرني أنهم لو أطلقوها في الطبيعة كما أدعوا, لعادة للمنزل |
anlamadığım şey şu... | Open Subtitles | ولكن إليك ما يحيرني |
Felix, anlamadığım bir şey var. | Open Subtitles | فايلكس) هناك أمراً يحيرني) إذا كان الألماس تحت أقدامنا |
Pardon, kafam karıştı ama ben aileden biriyim. | Open Subtitles | ما يحيرني بالأمر هو أنني من العائلة |