Ve benim dostum orada bir sürü aptal balık için hayatını riske atıyor! | Open Subtitles | ورجلي في الخارج يخاطر بحياته من أجل قبضة من السمك الغبي |
Efendim, ondan hoşlanmadığınızı biliyorum ama bu iş için hayatını riske atıyor. | Open Subtitles | أعلم أنك لا تحبينه، يا سيدتي لكنه يخاطر بحياته لهذا الغرض |
Hayır, bunun yerine kötü adamlarla savaşarak hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | كلا ، بدلاً من ذلك يخاطر بحياته ليحارب الأشرار |
Benim tanıdığım Richard, başkaları için her gün canını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | انظر الي. "ريتشارد" الذي اعرفه يخاطر بحياته كل يوم من اجل الاخرون. |
Yani bana bu herifin hayatı pahasına dünyanın en korkunç insanları için adli muhasebecilik yaptığını mı söylüyorsun? | Open Subtitles | ما تدعيه هو ان هذا الرجل يخاطر بحياته بمحاسبة عدلية لصالح الاشحاص الاكثر ارعاباً على الكوكب |
Senin için hayatını riske attı. | Open Subtitles | لمَ عساه يخاطر بحياته من أجلك؟ |
Bir itfaiyeci sizi kurtarmak için hayatını riske atar. | Open Subtitles | رجل المطافىء يخاطر بحياته لينقذ الشخص بغض النظر عن كونك |
Nicholas, çok zayıf bir şans için hayatını riske ediyor burada. | Open Subtitles | نيكولاس يخاطر بحياته بفرصه غير عاديه هنا |
Fil kafalı Ganesh annesi Parvati'nin onurunu korumak için hayatını tehlikeye attı. | Open Subtitles | جانيش، الإله ذو رأس الفيل يخاطر بحياته لينقذ شرف أمه بارفاتي |
Adam hayatını riske atıyor çünkü bu işi yapması lazım. | Open Subtitles | الرجل يخاطر بحياته ليقوم بإنهاء عمله |
Adam hayatını riske atıyor çünkü bu işi yapması lazım. | Open Subtitles | الرجل يخاطر بحياته ليقوم بإنهاء عمله |
Adam hayatını tehlikeye atıyor. Kıza olanları düzeltmek için her şeyi riske ediyor. | Open Subtitles | إنّه يخاطر بحياته ويغامر بكلّ شيء ليصوّب ما أصابها |
O dışarda, bizim için hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | إنه في الخارج هناك يخاطر بحياته من أجلنا |
O dışarda, bizim için hayatını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | إنه في الخارج هناك يخاطر بحياته من أجلنا |
Gigantor dışarıda bizim için canını tehlikeye atıyor. En azından ona yardım etmeliyiz. | Open Subtitles | و(جيغانتور) يخاطر بحياته من أجلنا، أقل ما يجب أن نساعده قليلاً. |
Killua Efendi canını tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | السيّد (كيلوا) يخاطر بحياته. |
Yani bu herif hayatı pahasına dünyanın en korkunç insanları için adli muhasebecilik yapıyor parasını alıyor, aklamak için onca zahmete katlanıyor sonra da neredeyse hepsini hibe mi ediyor yani? | Open Subtitles | ما تدعيه هو ان هذا الرجل يخاطر بحياته بمحاسبة عدلية لصالح الاشحاص الاكثر ارعاباً على الكوكب مستلماً أجرته، ماراً بكل مايسببه غسيلها من تعب |
Chuck Bartowski bu ülke için hayatını riske attı. | Open Subtitles | تشاك برتاوسكى) يخاطر بحياته) من اجل هذه البلد |
Sence benim gibi zeki biri bir hiç uğruna hayatını riske atar mı? | Open Subtitles | كيف يمكن لرجلٍ ذكي مثلي أن يخاطر بحياته بدون مقابل؟ |
Bak, ben bu şeyden sizden daha fazla hoşlanmıyorum ama işin gerçeği, Todd da hayatını riske ediyor. | Open Subtitles | لا أحبذ هذه الفكرة مثلكما، لكن الواقع أن (تود) يخاطر بحياته أيضاً. |
Haydutlarla savaşmak için hayatını tehlikeye attı. | Open Subtitles | يخاطر بحياته لمقاتلة قطاع الطرق. |
Her gün dışarıda olan o. hayatını tehlikeye atan o. | Open Subtitles | إنه من يكون هناك كل يوم إنه من يخاطر بحياته |
Bu kendi hayatını tehlikeye atacak türde bir adam değil. Bu nedenle büyü olma olasılığı yükseliyor... | Open Subtitles | هذا لَيسَ نوعَ الرجالِ الذى يخاطر بحياته لذلك يُمْكِنُ أَنْ يَعْني سحرَ أكثرَ |
Nasıl söylemezsin. L, kendi hayatını da riske atıyor. | Open Subtitles | إل يخاطر بحياته |