Para, sadece, insanların değeri olduğuna inandıkları bir kağıt. | Open Subtitles | المال عبارة عن ورق وحسب الناس يخالون أنّه يساوي شيئً |
Bundan korkmuyorsak ve hala piyasanın iyi bir şey olduğuna inanıyorsak bu konuda düşünmemiz gerekir. | Open Subtitles | قلة من الناس يهتمون بالأمر لكن الذين يخالون أن الأسواق جيدة عليهم التفكير ملياً في الأمر |
O zaman bu cennet, Dünya ve cehennem arasında olduğuna inanılan mesafeye işaret ediyor. | Open Subtitles | إذاً، هذه العلامات ما يخالون إنها المسافة بين النعيم والأرض والجحيم. |
Dil konusunda hiç iyi değilim. Bunun sebebinin bana üç kez araba çarpması olduğunu düşünüyorlar. | Open Subtitles | إنّني لستُ جيّدة في أيّ لغة، يخالون هذا لانّني تمّ صدمي بـ3 سيارات. |
Benim kaçık olduğumu düşünüyorlar ama biliyorsun doğru değil. | Open Subtitles | يخالون أنى مجنون لكنك تعلم أنى لست مجنوناً... |
Simyacılar, şeytanın sayısının 741 olduğuna inanmışsa o zaman cehennemin, yerin 225 metre, yani 741 fit altında olduğunu düşünmeleri mantıklı, değil mi? | Open Subtitles | إن كان يخالون الكيميائيون أن رقم الشيطان كان 741، فإنه من المنطق يخالون أن الجحيم يبلغ 741 قدماً، ـ تحت سطح الأرض، صحيح؟ |
Herkül'ün, Zeus'un oğlu olduğuna ne kadar inanırlarsa savaşmaya daha az niyet ederler. | Open Subtitles | بقدر ما يخالون أن (هرقل) حقاً أبن (زيوس)، فأقل من المحتمل أن يقاتلوه. |
Lanet olsun. Hep bir şeyler çalacağımızı düşünüyorlar. | Open Subtitles | تبا , يخالون دوما أننا سنسرف شيئا |
Senin Sam'i öldürmeye çalıştığını düşünüyorlar. | Open Subtitles | يخالون إنّكِ حاولتِ قتله. |
Kaybettiğini düşünüyorlar, Vic. | Open Subtitles | يخالون إنّك خسرتها، يا (فيك). |