Hendrix'i dinliyorlar. Doğruyu söyleyen adamı. | Open Subtitles | . إنهم يستمعون إلى هندريكس . الشخص الذى يخبرهم بالحقيقة |
Hendrix'i dinliyorlar. Doğruyu söyleyen adamı. | Open Subtitles | . إنهم يستمعون إلى هندريكس . الشخص الذى يخبرهم بالحقيقة |
derlerdi. Bu yüzden onlara sirkten hiç bahsetmedi, ya da akşamları ve haftasonları nasıl profesyonelce güreştiğini söylemedi. | TED | لذلك فهو لم يخبرهم عن السيرك ولا عن أنه كيف يصارع باحتراف في الأمسيات وفي العطلات. |
Bu ebeveynelerinin ya da öğretmenlerinin onlara söylediği bir şey değil. | TED | إنه ليس الأمر الذي يخبرهم به والديهم، أو يخبرهم به مدرسيهم. |
Birilerinin onlara oyun zamanının bittiğini söylemesi gerekiyor. | Open Subtitles | حسناً, يجب أن يخبرهم أحد أن وقت اللعب انتهى |
Olanları anlatmaktayız. Mort anlatıyor. | Open Subtitles | نحن نخبرهم بما يحدث مورت يخبرهم |
Sanki kimse onlara bunun dünyadaki en zor şey olduğunu söylememiş. | Open Subtitles | "كأنّ أحداً لم يخبرهم بأنّه أصعب أمر في الدنيا" |
Önsezim doğruysa, Almanlar ona skopolamin ilacı verince bunları söyleyecek. | Open Subtitles | والان اذا صدق احساسى الداخلى سيقوم الالمان باعطائه عقارا ليخبرهم بالمعلومات وهذا ما سوف يخبرهم به |
Yaklaşık bir ay önce, uzaktaki bir kaç müridine yuvaya dönmelerini söyleyen e-postalar gönderdi. | Open Subtitles | وقبل شهر تقريباً، بدأ بمراسلة تلاميذه خارج البلاد بدأ بمراسلة تلاميذه خارج البلاد يخبرهم بأن يعودوا للوطن |
İnsanlar, çok stresli olduklarında onlara ne yapmaları gerektiğini söyleyen bir ses olduğunu söylerler. | Open Subtitles | غالبًا ما يقول الناس، أنْ بالأوقات العصيبة يسمعون صوتًا يخبرهم ماذا يفعلون |
Evlerinde tadilat yapamayacaklarını söyleyen kişi ben olmak zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | الذي الرجل اكون ان اريد لا فقط يخبرهم منازلهم بناء اعادة على قادرين غير بأنهم حال اي ,على |
Öldürecekler sandım ama yine de bir şey söylemedi. | Open Subtitles | . إعتقد أنهم يريدون قتله . لكن مازال لن يخبرهم بالذي يريدوه |
Evet, kimse onlara öldüklerini söylemedi! | Open Subtitles | نعم , حسنا، لم يخبرهم احد بذلك |
Ve tüm bu yıllar boyunca -- 20, 30 yıl -- tüm o odak grupları seansları boyunca, kimse ekstra topaklı istediğini söylemedi. | TED | و طوال تلك السنوات الـ20 او الـ30 سنة الماضية-- من خلال كل تلك الجلسات لـ مجموعات الحصر لم يخبرهم أحدا مطلقا أنه يريد صلصة شديدة الإكتناز. |
- Bu onlara bir mesaj verir. - Öyle yapacağım. Evet. | Open Subtitles | ـ هذا سوف يخبرهم شيئا ـ هذا ماسأفعله ، أولئك الأغبياء |
Eğer bunu onlara söylemediyse, şüphesiz ki onları korumak içindi. | TED | وحتماً لم يكن يخبرهم بذلك من أجل حمايتهم |
Ama işi bitirmek için onların birinin saygı duydukları birinin, senin gerçekten de bir insan olduğunu ve bir tür adam yiyen, koca ayartan yapay zeka külüstürü bu ne idüğü belirsizlerden ya da temsil ettiğin o sapıklardan bende dahil biri olmadığını söylemesi gerekir. | Open Subtitles | لكن من أجل ابرام الاتفاق انهم بحاجة لشخص أن يخبرهم شخص ما يحترمونه و أنك في الواقع إنسانة ولست مثل رجل ما يريد سرقة زوج |
Ve aptal Bahadur herkese senin bir hayalet olduğunu anlatıyor! | Open Subtitles | وذلك الغبي ( باهادور ) ما زال يخبرهم بأنك شبح |
- Evet, görünüşe bakılırsa daha onlara istedikleri şeyi söylememiş. | Open Subtitles | -اجل ومع ذلك لم يخبرهم بما يريدون على الارجح |
Beni izleyesin diye. Böylece istediklerini söyleyecek biri olacaktı ellerinde. | Open Subtitles | لقد كان بسبب مراقبتي لكي يتمكّنواْ من امتلاكِ شخصٍ يخبرهم بأيّ شيءٍ يريدون أن يعلموه. |
Büyük ihtimalle hangi barlarda takılabileceklerini söylüyordu. | Open Subtitles | فهو ربّما يخبرهم أيُّ حانات يمكنهم ولا يمكنهم الذهاب إليها فحسب. |
Chuckie'ye de Carl'ın yaptığını söylemesini söyledim. | Open Subtitles | ولقد أخبرتُ (تشاكي)بأن يخبرهم أنّ الفاعِل (كارل). |