Herkesin sevdiği ama birine itiraf etmekten utandığı bir şeyler vardır. | Open Subtitles | الجميع يملك ذلك الشيء الذي يحبه لكنهم يخجلون منه كثيراً ولذلك يرفضون الإعتراف به لأي أحد. |
Ailem hep benden utanırdı. | Open Subtitles | أبويّ كَانوا دائماً يخجلون مِني. |
Çünkü Seyyahlar, onlara bedenlerinden utanmaları gerektiğini henüz öğretmemişlerdi. Seyyahla Hintlinin çift olması biraz saçma olmuş. | Open Subtitles | لأن المهاجرين لم يعلمونهم كيف يخجلون من أجسامهم بعد إنهما ثنائي غريب هؤلاء المهاجرين و الهنود |
Bazıları etrafımda yürüyüp göz gezdiriyor, ilk başta utanıyorlar. | TED | بعض الناس يمشون من حولي، يحدقون، يخجلون في البداية |
İnsanlar senin gibi değil. Yaptıklarından utanmıyorlar. | Open Subtitles | أناس لا يخجلون مما يفعلوه |
Tıpkı çocukluklarından utanan insanlara dönersin. | Open Subtitles | تعلمون، الناس يخجلون من كما كانت عند الشباب. |
Herkes utandığı bir şeyler yapmıştır. | Open Subtitles | قام الجميع بأمورٍ يخجلون منها |
Ailemiz görse senden utanırdı. | Open Subtitles | لكان والدي سوف يخجلون منك. |
Hiç utanmaları yok mu? | Open Subtitles | إنهم لا يخجلون |
Kendi çocukların bile seninle olmaktan utanıyorlar! | Open Subtitles | حتى أطفالك يخجلون من التواجد معك |
Yabancılardan utanıyorlar. | Open Subtitles | الغرباء يجعلوهم يخجلون |
Huzurunda konuşmaktan çok utanıyorlar. | Open Subtitles | يخجلون من الحديث فى وجودك |
- Hiç utanmıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يخجلون |
Kamera karşısında utanan tiplerden hoşlanıyorum. | Open Subtitles | الذين أفضلهم يخجلون من الكاميرا |