Onlar hatıralarımızı uygun gördükleri gibi karıştıryor ve karşılaştırıyorlar, bizi neyin eşsiz yaptığını sezmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | يخلطون ويأخذون ذكرياتنا كما يعتقدونة مناسبا يتكهّنون ما يجعلنا أستثنائين |
Onlar hatıralarımızı uygun gördükleri gibi karıştıryor ve karşılaştırıyorlar, bizi neyin eşsiz yaptığını sezmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | يخلطون ويأخذون ذكرياتنا كما يعتقدونة مناسبا يتكهّنون ما يجعلنا أستثنائين |
Torbacılar uyuşturucunun içine her türlü pisliliği karıştırırlar. | Open Subtitles | الموزّعون يخلطون الكوكايين بكلّ أنواع الشوائب |
Sadece insanlar korktuğunda bazı şeyleri karıştırırlar. | Open Subtitles | ... هو فقط عندما يكون الناس خائفون يخلطون بعض الأشياء أحيانا |
İnsanlar genelde zekâ ile bilinçliliği karıştırıyorlar, özellikle de Silikon Vadisi gibi yerlerde, fakat bu anlaşılır bir şey, çünkü insanda ikisi bir arada işler. | TED | الناس غالباً ما يخلطون الذكاء والوعي، خاصةً في أماكن مثل سيليكون فالي، وهو أمر مفهوم، لأنها في البشر، تعمل سويةً. |
Elbette Çinliler her şeyi birbirine karıştırıyorlar. Uğraştıkları şeye bak. | Open Subtitles | بالطبع الصينين يخلطون كل شئ انظر إلى ما يجب عليهم التعامل معه |
Travestiliği sirk zannediyorlar. | Open Subtitles | أنهم يخلطون المخنثين وكأنهم مهرجين فى سيرك |
Bu adamlar saygıyı, popülerlikle karıştırıyorlar. | Open Subtitles | هؤلاء الرجال يخطئون و يخلطون بين الإحترام و الشعبية |
Aslında çırpmıyorlar... sadece biraz karıştırıyorlar. | Open Subtitles | إنهم لا يخلطون جيداً حقاً... إنهم فقط يحركوا الأشياء |
Sessiz kalmakla sadık olduklarını zannediyorlar. | Open Subtitles | يخلطون بين الصمت والاستقامة. |