Neden mahalle arkadaşlarım benim iki ya da üç sene önce okuduğum ders kitaplarını okuyor? | TED | لماذا كان أصدقائي في الحي يدرسون ويقرأون مواد انتهيتُ منها منذ سنتين أو ثلاث؟ |
Orda, kitapçıların olduğu yer, medrese, eğitim verilen yer. | Open Subtitles | هناك ، شخص اعسر من بائعة الكتب هي المدرسه حيث يدرسون |
DJ okulunda organik kimya mı öğretiyorlar? | Open Subtitles | هل يدرسون الكيمياء الحيوية في مدرسة تقديم الأغاني المسجلة. |
Öğretemeyenler, jimnastik öğretir. | Open Subtitles | الغير قادرين على التدريس يدرسون الرياضة |
Mesai arkadaşlarım,Charlotte DiLaurentis'in öldürüldüğü gecenin, güvenlik kayıtları üzerinde çalışıyorlar. | Open Subtitles | زملائي يدرسون صور المراقبة من الفندق ليلة مقتل شارولت ديلورانتس |
Bu grafik, Avustralya'da 20 yılı aşkın bir zaman diliminde Standart ve İleri Matematik dersi alan öğrencilerin sayısını gösteriyor. | TED | هذا الرسم البياني يوضح عدد الطلاب الذين يدرسون الرياضيات التقليدية والرياضيات المتقدمة خلال فترة 20 عامًا في أستراليا. |
Bugün sizle burada konuşurken, Kenya Hapishane Servisi kapsamında 63 tutuklu ve personel uzaktan öğrenme ile Londra Üniversitesi'nde hukuk okuyorlar. | TED | وبينما أتحدث إليكم اليوم، هناك 63 سجين وموظف في دائرة السجون الكينية يدرسون القانون في جامعة لندن عبر التعلم عن بعد. |
Okulda Tom Clancy okutmuyorlar. | Open Subtitles | عزيزتي ، إنهم لا يدرسون " توم كلانسي " في المدرسة |
Belli ki Roma okullarında tarihimizi öğretmiyorlar. | Open Subtitles | لاافترض انهم يدرسون تاريخنا في المدارس الرومانية |
Conrad'ın bilimadamları bu ortakyaşamı bir çeşit süper ilaç yapmak için inceliyorlardı. | Open Subtitles | علماء كونراد كانوا يدرسون هذا المتكافل ليخلقوا نوعا ما من المخدر الخارق |
Balinaların lisanını inceliyorlarmış, duygularını ve ruh hallerini tanımlamaya çalışıyorlarmış. | Open Subtitles | و كانوا يدرسون لغة الحيتان ، و يحاولون تخصيص ترددات للإنفعالات و لتحديد |
Selam ben Leigh Anne Tuohy. Çocuklarım Wingate'te okuyor. | Open Subtitles | مرحبا ، انا ليا آن تويي و ابنائي يدرسون في مدرسة وينجايت |
Çocukları yurt dışında okuyor, bu yüzden sadece ikisi gidebilir. | Open Subtitles | أطفاله يدرسون بالخارج على أيةٍ حال لذا يمكن لكلاهما مغادرة البلاد |
Binlerce dakika kaybediyoruz. Diğer okullarda, tam gün eğitim veriliyor. | Open Subtitles | في المدارس الأخرى, يدرسون خلال ساعة كاملة |
O çocuklar lise öğrencileri ve eğitim sistemi hakkında söylenen olumsuz klişe lafları adeta çürütüyorlar. | Open Subtitles | يدرسون في المستوى الثانوي ويُثبِتون عدم صحّة الافكار الرائجة عن مدارسنا |
Bu-- Sekreterlik okulunda neler öğretiyorlar yahu. | Open Subtitles | يا رجل, ما يدرسون فى مدرسة السكرتارية |
Şimdi kamu düzeni kursunda ne öğretiyorlar? | Open Subtitles | الان ماذا يدرسون فى مجال النظام العام؟ |
"yapamayanlar ise, öğretir. " | Open Subtitles | ومن لا يستطيعون يدرسون |
Matematik çalışıyorlar ve tebrik kartı şirketinde nasıl yönetici olacaklar onu öğreniyorlar. | Open Subtitles | انهم يدرسون الرياضيات . ويتعلمون كيف يصبحون مدراء لشركات صناعة البطاقات |
Bizlerin aksine onlar yasa hakkında çok erken bir ders aldılar. | Open Subtitles | بعكس الباقين منا، هم يدرسون كل ما يخص هذا القانون |
Hiç değilse Latince dersi var ve öğrenciler merdivende çalışmak zorunda değil. | Open Subtitles | على الأقل لديهم فصول اللاتينية والأطفال ليس من الضروري أن يدرسون في أعمدة سلالمهم |
Kansas Üniversitesi araştırmacıları salyangozlar üzerinde çalışırken yüksek metabolizmanın soyu tükenen salyangozu bulmada tahminde bulunduğunu ortaya koydu. | TED | الباحثون فى جامعة كانساس كانو يدرسون الرخويات وجدوا أن ارتفاع الإيض تتنبأ بفصيلة الرخويات التى ستنقرض. |
Çünkü benim bitirdiğim bölümde okuyorlar. | Open Subtitles | لأنهم يدرسون نفس المجال الذي درسته |
Tatlım, okulda Tom Clancy okutmuyorlar. | Open Subtitles | عزيزتي ، إنهم لا يدرسون " توم كلانسي " في المدرسة |
O süslü kısa eğri çizgileri okulda öğretmiyorlar mı? | Open Subtitles | ألا يدرسون هذه الكتابة الفاخرة في المدرسة ؟ |
izin verin açıklayayım. Araştırmacılar, ne çocukluk mutluluğunun belgeli özbildirimine bakıyor, ne de eski günlükleri inceliyorlardı. Veriler tamamiyle insanların | TED | ودعوني أُوضح لكم الباحثون لم يكونوا ينظرون في تقرير شخصي موثق عن سعادة الطفولة ولا يدرسون ايضاً الصحف القديمة البيانات تستند تماماً |
Bölgedeki benzin istasyonlarında bir şey çıkmadı ama cinayet mahallinin yakınında birkaç kamera buldum bazı profesörler hayvan göçlerini inceliyorlarmış. | Open Subtitles | لا شيء من محطات البترول في المنطقة، ولكنّي وجدتُ بعض كاميرات الفيديو بالقرب من مسرح الجريمة... بعض الأساتذة يدرسون أنماط الهجرة الحيوانيّة. |
1920'lerde, bulutsuları inceleyen astronomistler bulutsuların nasıl hareket ettiğini öğrenmek istedi. | TED | في العشرينات من القرن الماضي، علماء الفلك الذين يدرسون في نيبولي أرادوا معرفة كيفية تحرك المجرات |