Ofisi uygun zamanları kontrol ediyor ya da öyle diyorlar. | Open Subtitles | , مكتبه يتحقق من المواعيد المتاحة أو هذا ما يدعونه |
Bu adam, Joel Salatin, ona çılgın çiftçi diyorlar çünkü sisteme karşı "yetiştiriyor". | TED | هذا الرجل يدعى جويل سالاتين .. يدعونه المزارع المجنون لانه يزرع بصورة مخالفة للطرق المتبعة .. |
Kulakları büyük diye, ona ucube diyorlar. | Open Subtitles | لمجرد أنه لديه تلك الآذان الكبيرة ، يدعونه نزوة |
Nehrin adı bu yüzden farklıdır, Bora deniyor. | Open Subtitles | وبعد هذا ، لماذا يحمل النهر اسم آخر يدعونه البورا هذا يريك فقط |
"Adam" dedikleri bir beyefendi hesabına çalışıyorum. | Open Subtitles | انظر,أنا أعمل لصالح ذلك الرجل المحترم الذى يدعونه الرجل. |
Sean Armstrong. Ahlaksızlıktan tutuklandım. Onlar öyle diyor. | Open Subtitles | شون آرمسترونغ، الإجتماعي البذيء على الأقل، ذلك الذي يدعونه |
Saçını lavaboda yıkadığında, buna Porto Riko duşu derler. | Open Subtitles | عندما تغسل شعرك في الحوض يدعونه دُش بورتوريكي |
Buna Alt Kademe Yönetici Modeli diyorlar. Sizce nasıl? | Open Subtitles | إنه ما يدعونه بالمدير التنفيذي الأصغر النموذجي، ما رأيك؟ |
SK sisteminde bir cisim var. Yerlileri, ona Dünya diyorlar. | Open Subtitles | جسم غامض فى النظام اس كيه فخامتكسكانه يدعونه الارض |
Sanırım buna savaş konseyi diyorlar. Bize katılmak ister misiniz? | Open Subtitles | اظن انهم يدعونه مجلس حرب , اترغبين فى الانضمام الينا ؟ |
Ya da bir yuva, nasıl isterseniz. Oraya Mucizeler Avlusu diyorlar. | Open Subtitles | وكر,اذا اردت الدقة انهم يدعونه قاعة المعجزات |
Ya da bir yuva, nasıl isterseniz. Oraya Mucizeler Avlusu diyorlar. | Open Subtitles | وكر,اذا اردت الدقة انهم يدعونه قاعة المعجزات |
Hayır, pembe diyorlar, ama baktığında açık kırmızı gibi gözüküyor. | Open Subtitles | لا , انهم يدعونه وردى انها تبدو كالاحمر عندما تنظر اليها |
Buna neden "gevrek" diyorlar şimdi daha iyi anlıyorum. Gevrek tarlası gibi! | Open Subtitles | يمكن أن أرى لماذا يدعونه "مزيج حفلات" لأنه مثل حفلة في وعاء. |
Onun..."adı her neyse" nikah provasına gitmiştim. | Open Subtitles | انا فقط معها في , بالذي يدعونه تحضيرات الزفاف |
adı Gerald ama herkes ona Kanser Köpecik diyor. | Open Subtitles | اسمه جيرالد ولكن الجميع يدعونه بسرطان الكلب |
Gördüğün gibi, tabu dedikleri şey bu. | Open Subtitles | إنه فقط كما ترى, هذا هو الذي يدعونه بالفعل المحرم |
Berbat. Ve Rangers maçındaki loca koltukları dedikleri şey... Çok soğuk. | Open Subtitles | وذلك الشئ الذي يدعونه الصندوق المحاصر بالحراس ,بارد جدا |
Kıçı patlayana kadar çalışıyor ama bazı vefasız moronlar ona şişko diyor. | Open Subtitles | انه يكسب القليل من الجاحدين الذين يدعونه بالسمين |
Buraya Mabet derler leydim. Periler diyarıdır. | Open Subtitles | يدعونه الحرم يا سيّدتي، إنّه موطن الجنّيّات. |
Ona "Ağlayan Kadın" diyorlardı. Gerçekten "Ağlayan Kadın" deniyordu, çünkü ona yukarıdan baktığında bu koca kıta, sanki etrafı eğilip bükülmüş adeta bir kadına benziyordu. | Open Subtitles | كانوا يدعونه كذلك بالفعل، لأنك لو .. نظرت إليه من الأعلى سترى تلك القارة الضخمة |
Bazıları buna satış der ama başka insanlara göre bu... | Open Subtitles | بعض الناس يدعونه مبيعات لكن بعضهم الآخر يسمون ذلك |
Lisedeki arkadaşlarım deli yerine bunu derdi. | Open Subtitles | ذلك ما كانوا أصدقائي في الثانويه يدعونه الجنون |
Bizim meslekte açıklanamayan şeyleri açıklamak için buna "kendiliğinden düzelme" denir. | Open Subtitles | الناس فى مهنتى يدعونه "الشفاء التلقائى" لشرح ما لا يمكن شرحه |
Fikirlerin canlı mübadelesi diye buna demiyorlar mı? | Open Subtitles | أهذا ما يدعونه تبادلاً حياً لوجهات النظر؟ |