İnsanlar papazlara her dert yanmaya gittiğinde, ...papazlar hep şu üç kelimeyi söylerdi. | Open Subtitles | وقتما يذكرون له أن قسيسًا وقع في مشكلة كان يردد ذات الخمس كلمات |
Babam eskiden kamp yaptığımızda babam bana söylerdi. | Open Subtitles | كان أبي يردد هذه الاغنيه عندما نخيم حينما كنت صغيره |
Babam eskiden kamp yaptığımızda babam bana söylerdi. | Open Subtitles | كان أبي يردد هذه الاغنيه عندما نخيم حينما كنت صغيره |
Onu ne kadar çok sevdiğini söyleyip durdu, Laura'nın da içtenlikle karşılayıp, onu affettiğine inanıyorum. | Open Subtitles | أخذ يردد كم كان يحبها. وأعتقد أنها احتفت به، وأنها سامحته. |
Sürekli olarak, en iyi eğitimi alsam bile bana adil ve eşit fırsatlar tanınmayacağını söylüyordu. | TED | وظل يردد أنه حتى بالحصول على تعليم جيد، لن أحصل على فرصة عادلة. |
Hep güneşe saldırmak ve onu dünyayı ateşe vermek için kullanmak istediği söylerdi. | Open Subtitles | كان يردد دائماً أنه يريد أنيهاجمالشمس... . خذ من الأرض ماتريد... |
Willie her zaman öldüğü güne kadar çalışmak istediğini söylerdi. | Open Subtitles | ويلي) كان دائما ما يردد أنه سيظل يعمل حتى يلقى أجله) |
Mahesh, hep bir şey söylerdi. | Open Subtitles | (ماهيش )كان دائما يردد شئ واحد |
Sana söylüyorum haftalarca kılıç sesleri kafamda yankılandı durdu. | Open Subtitles | دعنى أقول لك لقد ظل رأسى يردد صوت السيوف بعد ذلك بأسبوعين |
Mekânıma geldi, hayatı boyunca nasıl cadı öldürdüğünden erişiminin ne kadar kolay olduğundan kayınvalidesinin Yüce olduğundan falan bahsedip durdu. | Open Subtitles | أتى إلى منزلي وهو يردد كلاماً عن قتلهِ للساحرات طوال حياته، وعن كل تلك النجاحات، وأن حماته كانت السامية. |
Ama aynı şeyi söylenip durdu. | Open Subtitles | لكنه بيقي يردد نفس الشيء |
Becky'nin ailesini öldürdüğünü söyleyip duruyor. | Open Subtitles | هاك بحاجة إليك. إنه يردد أنها قتلت عائلته. |
Bazen birini etkilemek için orada olmanız gerekmez. Babam bana defalarca sizin ne muhteşem biri olduğunuzu söyleyip dururdu. | Open Subtitles | أحياناً لا يجب أن تكون حاضراً لكي تؤثر أكثر من مره كان أبي يردد بأنك رجل رائع |
Yemek programı seyrediyordum ve şef, bıçakların keskin olmasının ne kadar önemli olduğunu söyleyip duruyordu. | Open Subtitles | لقد كنت أشاهد عرض الطبخ ذلك وما فتئ الطباخ يردد أنه من المهم جدًا أن يكون السكين حادًا |
Ama 19'unda da 25'inde de aynı şeyi söylüyordu. | Open Subtitles | إلا أنه ظل يردد هذا عندما كان عمره 19 وحتى بلغ عمره 25. |
Jüri üyeleri bile benden nefret etti. Herkes aynı şeyi söylüyordu. | Open Subtitles | حتّى المحلفين كرهوني الكلّ يردد الأمر ذاته |
Laura ilgisini çekmişti, sürekli ismini söylüyordu sanki ona aşık gibiydi. | Open Subtitles | كان يكنّ شعوراً لـ"لورا"، كان يردد إسمها طيلة الوقت وكأنه يحبها أو ما شابه |