Kimse onun tuvaleti kullandığını görmedi. Gerçek bu. Kadın sıçmıyor. | Open Subtitles | لم يرها أحد تذهب للحمامات, هذه الحقيقة انها لا تتبرز |
Evet, olabilir. Ama onu görmedim. Kimse görmedi. | Open Subtitles | نعم، ربما، لكنّي لم أرها لم يرها أحد، لقد هربت |
Sorsana, kadın dün buraya geldiğinde onu neden görmemiş. | Open Subtitles | أسألة لماذا لم يرها بالأمس حينما جائت إلى هنا |
Komşularından biri polisi aramış. Kadını iki haftadır gören olmamış. | Open Subtitles | الشرطة تلقت مكالمة من جارها لم يرها أحد منذ أسبوعين |
Yağmur azaldığında şempanzeler, ekibin daha önce görmediği bir şekilde davranıyor. | Open Subtitles | عندما ينحسر المطر تتصرّف الشمبانزي بطريقة لم يرها الطاقم من قبل |
Doğrusu, bu Leonardo da Vinci'nin yaptığı İtalya'da sahip olduğumuz en önemli tablo oluyor ve yüzlerdeki muhteşem görüntülere bakın, onları 5 asırdır kimse görmedi.Şu portrelere bakın. | TED | حسنا،وهذا يحدث لتكون اللوحة الأكثر أهمية لدينا في إيطاليا ليوناردو دا فينشي و أنظرة الي هذه الصور الرائعة من الوجوه التي لم يرها أحد لخمسة قرون |
Yani bir doktor onu hiç görmedi. | Open Subtitles | مما يعني أن طبيباً لم يرها أبداً |
Yıllardır kimse onu görmedi. Asla bulamazsın. | Open Subtitles | لم يرها أحد لسنين لن تجدها أبداً |
Bu, 5 gün önceydi. O zamandan beri onu kimse görmemiş. | Open Subtitles | -هذا كان منذ 5 أيام ، ولم يرها أحد من حينها |
Kimse içeriye girdiğini görmemiş, kadın girişte kayıt yaptırmamış. | Open Subtitles | لم يرها أحد تدخل من الباب ولم يتم تسجيلها بالاستقبال |
Kocası görmemiş. Dün gece eve dönmemiş. | Open Subtitles | زوجها لم يرها ، لم تأتي الى منزلها الليلة الماضية |
Telefonuna bakmıyor. gören de olmamış hiç. Sanki hayalet olup kaybolmuş. | Open Subtitles | إنها لا تجيب على هاتفها ولم يرها أحداً تبدو وكأنها إختفت |
Partide olduğunu gösteren bir kanıtımız yok, onu gören olmamış. | Open Subtitles | ليس هُناك دليل على وجودها في الحفلة لم يرها أحد |
Gitmiş. Onu cenazeden sonra gören olmamış. Aramaları için birilerini görevlendirdim. | Open Subtitles | لقد ذهبت ، لم يرها أحد منذ الأمس بعد الجنازة لقد وضعت من يبحث عنها بالخارج |
Burada binlerce dönümlü bir orman arazisi var, kimsenin görmediği yerler. | Open Subtitles | هنالك آلاف من الفدان بالغابة أماكن لم يرها احد من قبل |
Bir erkek hiç görmediği bir kadın için nasıl heyecan duyabilir ki? | Open Subtitles | كيف يمكن لرجل الشعور بالإثارة تجاه امرأة لم يرها في حياته؟ |
Önce elbiseyi aldı, sonra geri koydu ve kimsenin onu görmediği bir partiye gitti. | Open Subtitles | أعني, في البداية تأخذ الثوب ثم تعيده إلى مكانه و بعد ذلك تذهب إلى هذه الحفلة حيث لم يرها أحد |
Gözünün önündeydi hâlbuki. - Ama göremedi. | Open Subtitles | فاتته النتيجة، وكما تعلمين، كانت هنا أمامه، ولم يرها. |
Hikâyesi, onun o saatlerde hep yürüyüşe çıktığı şeklinde. Clerkenwell'in etrafında 2 saat dolanıyor, kimse onu görmüyor, yani... | Open Subtitles | و بدءاً من اساعة الثامنة كانت تتجول و لمدة ساعتين بعد الساعة الثامنةلم يرها أحد |
Hunter bunları daha önce incelediği hiçbir balıkta veya vatozda görmemişti. | Open Subtitles | هذه الأشياء لم يرها هانتر في أسماك الشفنين الأخري التي شرّحها |
Kadının kaybını bildiren adam bu sabahtan beri onu görmediğini söylüyor. | Open Subtitles | أجل، ذلك الرجل يقول بإنها مفـقودة قال بأنه لم يرها منذ الصباح |
Peki insanlar görseydi ne olucaktı? | Open Subtitles | والحمد لله أنه لم يرها |