Dilini dışarı çıkarır kurtçukları temizlemek için, yani onlara zarar vermemek için. | TED | فوضع فلسانه لكي يزيل تلك الديدان لكي لا يؤذي الديدان |
- Aksine, insan kimliği verir. - Anonim olmanın rahatlığını kaldırır. | Open Subtitles | على العكس، هذا قد يجعلهم إنسانيين يزيل ثقتهم بالنفس بسبب مجهوليتهم |
Ama başkandan, karşılığında ciddi bir şey geri almadan çöpleri kaldırmasını isteyemem. | Open Subtitles | لكن لا يمكنني أن اطلب من العمدة أن يزيل النفايات دون أن يأخذ شيئاً في المقابل |
Fırtınanın ortasından çıkıp gelen ve o herifi hayatından çıkaran bir melek olarak. | Open Subtitles | أنا كـ ملاكٍ يهبط من العاصفة كي يزيل ذلك الرجل من حياتك |
Sizlere inanç ihtiyacını ortadan kaldıran bir din öneriyorum kesinliğin dini yarattığımız her mucizenin yansıması. | Open Subtitles | أنا أعرض عليك دينا الذى يزيل الحاجة الى الايمان دين اليقين |
Cin tekerleği çıkarıyor. Otobüsü durdurun yoksa hepimiz öleceğiz. | Open Subtitles | العفريت يزيل مسامير الإيطار أوقفوا الحافلة وإلا سنموت |
Tamam, bak diyelim ki bu bahsettiğin üstünlüğü birisi kaldırabilir. | Open Subtitles | حسنا، انظر لنقول ان هناك أحد ما يستطيع أن يزيل هذا النفوذ الذي تتكلم عنه |
Duvarlarda ne kadar Gandi fotoğrafı varsa kaldırılsın. | Open Subtitles | يزيل كل صور بابو من على الجدران |
Kafa karışıklığını ortadan kaldırmak için bana söyleyebileceğiniz bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك أي شيء يمكنكِ اخباري به قد يزيل هذا الالتباس؟ |
Bu da zaman ile mekan arasındaki farkı ortadan kaldırıyor. Bu da evrimin, kainatın ilk halini de belirleyebileceği anlamına geliyor. | TED | وهذا يزيل التمييز بين الزمن والفراغ مما يعطي لقوانين التطور القدرة على تقرير الحاله الأولية للكون. |
Peki, bu Foster'ı temize çıkarır. | Open Subtitles | حسنا , إذا هذا يزيل فوستر من الاشتباه |
Kırmızı şarabı ne çıkarır? | Open Subtitles | مالذي يزيل بقعة النبيذ الأحمر ؟ |
Humusu ne çıkarır? | Open Subtitles | ما الذي يزيل الحمص ؟ |
Edrofonyum klorid, MG semptomlarını 5-6 dakikalığına ortadan kaldırır. | Open Subtitles | التنسيلون يزيل أعراض الوهن العضلي لخمس أو ست دقائق |
Hatta gayet pahalıdır ama bilgisayarınızın çökme riskini ortadan kaldırır. | Open Subtitles | فى واقع الأمر إنه قطعة غالية جداً.. الذى يزيل الخطر من الصدمات بالنظام... |
Aynı zamanda Shep'e de isteklerimize karşı olan o cinsel işlev bozukluğu referansını kaldırmasını söyledim. | Open Subtitles | أخبرت شيب أيضاً أنْ يزيل تلك الإشارة ويستبدلها باختلال الوظيفة الجنسيّة. ورغم ذلك ما تزال ضد ما نرغب. |
Grafik tasarımcısından bir videoyla oynamanın ne kadar kolay olduğunu göstermesi için gümüş silahı kaldırmasını istedim. | Open Subtitles | جعلتُ مصمم جرافيك يزيل اللمعان الفضي فقط لإثبات كم هو سهل للتلاعب بالفيديو |
Kalp sondasını çıkaran Dr. Burke'e yardım ettim. | Open Subtitles | (أناساعدتالطبيب(بورك, الذي كان يزيل قنال قلبي |
Sizlere inanç ihtiyacını ortadan kaldıran bir din öneriyorum kesinliğin dini yarattığımız her mucizenin yansıması. | Open Subtitles | أنا نقدم لكم الدين أن يزيل الحاجة للإيمان. دين اليقين، أن يعكس عجب من كل ما قد خلقت. |
Zanlı kurbanların kanını boşaltıyor ve ölmeden önce göz kapaklarını çıkarıyor. | Open Subtitles | الجاني يستنزف دم الضحايا و يزيل جفون عيونهم قبل الوفاة |
Gölge'nin efendisi kronokilidi kaldırabilir ya da sen başkasına verebilirsin. | Open Subtitles | إما أن يزيل سيّد ...الظلال العدّاد أو تعطيه لشخص آخر... |
Duvarlarda ne kadar fotoğrafım varsa kaldırılsın. | Open Subtitles | يزيل كل صوري من على الجدران |
Davamızı ortadan kaldırmak için düşmanın bizi yenmeye karar vermesi durumunda ne olacak? | Open Subtitles | ما الذي سيحدث عندما يدرك عدونا أن كل ما يحتاج إليه لهزيمنا هو أن يزيل تلك القضية المشتركة؟ |
Hadi bir yıl bekleyelim.'' Çocuklar gruplar hâlinde, ama yaşlarına göre sınıflandırılmıyorlar. Yani konusuna hazır 6 yaşında bir çocuk 11 yaşında bir çocuk ile birlikte. Bu da okullarda gördüğümüz çeteleşme ve kutuplaşma gibi sorunları çoğunlukla ortadan kaldırıyor. | TED | و يكون الأطفال ضمن مجموعات من غير أي تصنيف عمري فيكون هناك طفل في السادسة بمعاونة أخر في ال11 من العمر ذلك كفيل أن يزيل كل العصابات والمجموعات و هذه المشاكل الموجودة في المدارس عموما |